Çok uzun yıllar önce iki arkadaş varmış. Adları İndiana ve Tom’muş. İkisi de çok cesur, meraklı ve dürüst insanlarmış ama ne yazık ki paraları onları idare etmeye yetmiyormuş. Bu yüzden ikisi anlaşmış ve bir iş bulmaya karar vermişler. Cumartesi sabahı iş bulmaya çalışırız demişler.
Cumartesi sabahı buluştuklarında pazarda gezerken bir ara sokaktaki ışık gözlerini almış. Tabi bizimkilerde meraklı olduğu için hemen oraya doğru ilerlemişler. Ama sonra bir de ne fark etsinler, sanki bir illüzyon olmuşta onları bu sokağa hapsetmiş. Buradan nasıl çıkacağız diye kara kara düşünürken yanlarında bir taşın diğer taşlardan daha çıkık olduğunu görmüşler ve taşı ittirmişler. Tam o anda arkalarından güm, diye bir ses gelmiş! O kapıdan girdiklerinde ilk önce nasıl bir yer olduğunu tam kavrayamamışlar ama stantları görünce buranın bir dükkân olduğunu anlamışlar. Fakat içeri girdiklerinde onları rahatsız eden bir dumanla karşılaşmışlar. İkisi de dükkândan çıkmaya çalışmış ama arkalarını döndüklerinde bir de ne görsünler kapı yerine orada bir tablo var. Tom çok paniklemiş ama Indiana onu sakinleştirmeyi başarmış. İkisi de buradan nasıl çıkacaklarını düşünmüşler. Ama akıllarına bir çıkar yol gelmemiş. Tom koşarken bir şeye takılıp yere düşmüş ve yerden bir kapı açılmış, ikisi de kapıya koşmuşlar. Koştukları için nefes nefese kalmışlar. Yerin aslında aşağıda gizli bir bölgeye çıktığını fark etmişler ve merdivenden inmeye başlamışlar. Aşağı gittiklerin de karşılarına bir hologram çıkmış ve şöyle demiş: Ya oyun oynayacaksınız ya da bu görevleri tamamlayıp… daha cümlesini bitirmeden bizimkiler oyuna başlamışlar bile ve hologram bir anda kaybolmuş ve bütün elektrik gitmiş. Indiana ve Tom çok korkmuşlardı her yerden güm, çat, bom diye sesler geliyordu. Oyun konsolunun içine çekilmişler. Oyunun içinde onlara rastgele karakterler vermişler. Indiana’nın oyundaki adı Jones ’idi ve Tom’un oyundaki adı ise Cruise’idi ve amaçları bir ‘’Kadim Şeytan Tapınağı’’nda bulunan ‘’ Altın Heykeli’’ çalmakmış. Oyuna başladıklarında ellerinde bir harita ve sırtlarında ise birer çanta varmış, çantanın içinde onlara yetecek miktarda su ve yiyecek varmış. Ellerindeki haritaya bakmışlar ama tapınağa gitmeleri için daha aşmaları gereken bir deniz, bir bilmece köprüsün ve girmeleri gereken de bir tapınak varmış.
Ama bunların hepsini yapmak için önce adaya ulaşmaları lazımmış. İkisi de gemiye binmişler ve Cruise gemiyi kullanmaya başlamış, her şey sakince olurken bir anda dalgalar yükselmeye başlamış, gemileri adeta uçuyormuş ikisi de bir şey olduğunu anlamış ve o anda karşılarına dev bir canavar çıkmış. Canavarın adı ‘’Kraken’’miş. Bu canavar o kadar güçlüymüş ki gemilerdeki toplar bile ona işlemiyormuş ama sadece bir zayıf noktası varmış oda gözü. Tam bu sırada Cruise okulda hocasının öğrettiği bir şeyi hatırlamış ‘’Her deniz canlısının zayıf noktası gözüdür.’’ Cruise bunu hatırlayıp Jone’sa söylemiş ve ikisi de acilen geminin kamarasına koşup iki tane zıpkın almışlar. Zıpkınlarını Krake’nin gözüne atıp buradan kaçmayı planlıyorlarmış. İkisi de Kraken’e en yakın noktaya geçmiş ve ilk zıpkını Cruise atmış, zıpkın tutmuş, sıra Jones’taydı Jones zıpkını atarken gemi sallanmış ve zıpkın tutmamıştı. İkisi de afallamış ne yapacaklarını bilememişler ve hazır Kraken’in gözünde 1 zıpkın varken burdan kaçalım demişler. Cruise gemiyi hızlıca kullanıyormuş, adayı görmüşler ama arkalarına baktıklarında Kraken’i görememişlerdi. Cruise Umutsuzca adaya doğru gemiyi kullanıyormuş, ikisi de içten içten : Öleceğiz kurtarın bizi. Diyormuş. Adaya ulaştıklarına kendileri de şaşırmış. Adaya ulaştıklarında geceyi palmiye ağacının altında geçirelim demişler birbirlerine… Sabah olduğunda ‘’Bilmece Köprü’’sü için yola koyulmuşlar. Yolda birçok yeni canlı türü görmüşler ama onları en çok etkileyen Kimera’ymış. Artık Bilmece Köprüsüne gelmişlerdi ve Köprüde şu yazıyordu’’ Bilmeceyi Kapıya Söyle Açılsın götürüsün seni özgürlüğüne.’’
Bilmece: Pişirirsen yemek olur, pişirmezsen kuş olur.
Cruise ve Jones cevabı 10 dakika düşündükten sonra bulmuşlar ve kapıya söylemişler. Cevap: Yumurta demişler.
Kapı bir anda açılmış ve geriye kalan tek yer ‘’Kadim Şeytan Tapınağı’’mış. Bizimkiler tapınağa gelmişler ve ‘’Altın Heykel’’ in içeride olduğunu biliyorlardır. Cruise ve Jones içeri girdikten bir süre sonra Cruise bir bubi tuzağına yakalanmış. Jones Cruise’ a ‘’Seni kurtarmanın tek yolu var.’’der. Jones:’’ Ayağını çektiğin an oraya bir taş koyacaksın ki bubi tuzağı tetiklenmesin.’’ Cruise.’’Tamam.’’ Jones:’’3,2,1’’
Cruise: ‘’Başardık ,yaptık.’’ Jones:’’ Harbi oğlum.’’ Cruise:’’Şimdi sıra heykelde hadi.’’ Bir zaman sonra ‘’Altın Heykel’’ i görürler ve Cruise’a uyguladıkları aynı taktikle heykeli taşın üstünden alırlar ve oyundan başarılı bir şekilde çıkarlar.
Tam o anda Ali’nin babası odaya girer ve şöyle der: Hadi Ali artık yatma vakti.
Ali: Tamam baba, iyi geceler o zaman.
Babası: Sana da Ali.