O yaz ailem, onların arkadaşları ve çocukları ile hep beraber güney tarafında bir tatil köyüne gittik. Otelimize yerleştiğimizde her zamanki standart tatillerden birini yaparak geri evimize döneceğimizi düşünüyordum. Daha tatilin ilk gününde babam otelde üç günlük bir futbol turnuvası düzenleneceğini söyledi. Futbolu çok sevmeme rağmen kendi takım arkadaşlarımdan hiçbirinin olmadığı bir yerde nasıl futbol oynayabileceğimi kestiremediğim için bir parça çekindim. Yine de futbol tutkuma yenik düştüm ve tüm endişelerime rağmen turnuvaya katılmaya karar verdim. Kayıt yaptırdıktan sonra akşam halı sahada takım seçmelerinin olacağı söylendi. Denizde eğlenirken zamanın nasıl geçtiğini anlamamış olmalıyım ki babamın “Eyvah geç kaldık!” demesiyle koşarak halı sahaya gittim. Oraya vardığımda benim yaşlarımda bir sürü çocuk çoktan takımlara ayrılmışlardı. Hoca bana bakarak ‘Geç kaldın, yarın öbür gün turnuva maçları başladığında yine geç kalmazsın değil mi?’ dedi. Ben de bir daha geç kalmayacağıma söz verdim. Hocanın beni kattığı takımdaki tek Türk çocuğu bendim. Takımdaki diğer arkadaşlarımın hepsi Rus idi. Maçlara çıktıkça arkadaşlığımız gelişti. Bu arada üst üstte maçları kazandık. Nihayet final maçı geldi. Hayatımın en heyecanlı anlarından biriydi. Maç bittiğinde bizim takım yenmişti ve ben kupayla babama poz veriyordum. Hayatımın en güzel tatillerinden birini yaşamıştım.
Tatilde Tatlı Heyecan
(Visited 14 times, 1 visits today)