Simülasyon olmadığımızı öncelikle birbirimize temas edebilmemizden anlayabiliriz çünkü eğer bir simülasyon olsaydık birbirimize temas edemezdik çünkü birbirimizin içinden geçerdik. Ayrıca eğer bir simülasyon olsaydık su içemezdik çünkü su simulasyonların içinden geçer ve yere dökülürdü. Ayrıca simülasyonlar duvarların içinden geçebilir ama biz geçemiyoruz. Simülasyonların görünür olabilmesi için teknolojik ayaklarının altında bir teknolojik alet olması gerekir ama bizim ayaklarımızın altında herhangi bir teknolojik alet yok. Bir de simülasyonlar yere ayak basamaz, havada olmaları gerekir ama bizler yere basbayağa basıyoruz.
Ama ya biz bilgisayarda bir uygulamaysak? Bir bilgisayar uygulamasının içinde olsaydık hislerimiz olmazdı yani üzüntü, mutluluk gibi duyguları hissetmezdik ama biz bunun gibi duyguları hissediyoruz. O zaman hayallerimiz olmazdı ama şu anda bunu yazarken bile hayal ediyorum. Ayrıca bir bilgisayar programında olsaydık özgürce hareket edemezdik. Yaşadığımız evrenin gerçek olduğunu düşünüyorum çünkü evren her saniye genişliyor ve yeni galaksiler, nötron yıldızları, nebulalar, kara delikler, yıldızlar, gezegenler oluşuyor ama bir bilgisayar programında bu imkansız olurdu. Tüm bunları yanında evrenin ve içindeki berleyin simülasyon olup olmadığı hala bir gizem olarak kalmaktadır.