Marketten eve dönüyordum. Bir anda evin adresini unuttum. Karşıma iki tane tabela çıktı.
Sağ tarafı göstereni seçip yoluma devam ettim. Karşıma bir tane yaşlı bir amca çıktı. Bana şunları dedi “Evladım elimdekiler çok ağır, gel de şunları evime kadar götür. Zaten evim buraya çok yakın.” Ben de onu kırmamak için ona yardım ettim. Yolda giderken yavru bir kedi gördük. Yaşlı amca kedinin haline üzülüp, poşetlerin içindeki yaş mamayı kediye verdi. Anlaşılan çok iyi bir amcaydı. Ne kadar iyi bir amca da olsa yüzündeki tebessüm ben çok yalnızım diyordu. Aslında biraz değişik bir amcaydı. Beş dakikada bir ”Sakın bir adım daha atma!” diyordu. İlk önce sormaya korktum. Daha sonra ise amcanın yanına gittim. Alçak bir ses tonu ile “Amcacım neden beş dakikada bir sakın bir adım daha atma diyorsun?” diye sordum. Yaşlı amca kaşlarını çatarak bana baktı. Ardından yine aynı cümleyi söyledi.
Artık amcanın evine varmış oldum. Poşetleri teslim ettikten sonra hemen evime geri döndüm. Çok yorulmuştum. Aniden kapı çaldı ve karşıma o yaşlı amca çıktı…