Çoğu kişi denizi çok sever, değil mi? Ben de. Ben de denizin sevinçli ama sakin canlılarını, büyüleyici ama bir o kadar da esrarengiz yönünü çok severim. Neredeyse her yaz Altınova’daki yazlığımıza gidip olabildiğince çok denize girerim. Orada denizde yaşayan çok canlı yok ama her şekilde deniz çok güzel. Annem önceden eline kocaman yengeçler ve zarganalar alarak beni ve kuzenlerimi korkuturdu. Bu yaz biraz sıkıcıydı çünkü LGS’ye çalışıyordum.
Sabahlar sıcacıktır ve deniz buz gibidir. Deniz kıyısında yengeçler yosunların altından bize bakar ve onları gördüğümüzde hemen denize kaçarlar. Kum içini bile ısıtacak kadar sıcaktır ama ayağını kuma bastığın anda yanar. Nedenini ben de bilmiyorum, güneş neredeyse yeni doğmuş olurdu. Deniz bir çarşaf gibi dümdüz, hiç dalgası olmazdı. Ben kişisel olarak sabahları denize girmeyi sevmem çünkü soğuktur ve yengeçler her yerdedir.
Öğlenleri denize girilecek en güzel zamanlardan biridir. Herkes denizdedir, hava mükemmeldir ve yakınlarınla vakit geçirmek için harika bir zamandır. Arkadaşlarımla denizde voleybol oynamayı ve yüzme yarışı yapmayı çok severim. Güneş batana kadar denizde kalır, ellerimiz buruş buruş olana kadar duş alırdık.
Aksam olunca hemen aksam yemeği yer ve tekrardan dışarıya çıkardık. Yanımıza mayolarımızı alırdık çünkü bazen o saatlerde denize girmek en rahatlatıcı şeylerden biriydi. Deniz sıcacık, kum buz gibi olurdu. Normalde deniden çıkınca çok üşürdüm ama o saatlerde istediğim kadar havlusuz kalabilirdim.