Hava açık, güneşli ve bulut yok. Deniz kokusu ve serin bir şekilde esen rüzgâr… Denizin hemen yanında sıcacık kumlarda oturuyoruz. Denizde hafif bir dalga var ama yüzmeye engel olmayacak şekilde. Hemen karşıda Sakız Adası var. Yan tarafımızda dağlar, yeşilliklerle kaplanmış. Saat sabah sekiz dokuz gibi, insanlar yeni yeni gelmeye başlıyor. Bazılarının elinde şemsiye, çadır yemekler ve daha fazlası, anlaşılan buraya uzun süre kalmaya gelmişler. Ama bazılarının elinde sadece havluları var, sadece yüzüp geri evlerine gidecekler gibi. Havadaki deniz kokusu o kadar güzel ki sanki başka bir dünyadaymışsınız gibi hissettiriyor. Kuşların cıvıltısı ve deniz dalgalarının sesi insana daha önce tatmadığı bir huzuru tattırıyormuş gibiymişçesine. Kumların sıcağı ayaklarımızı ısıtıyor ama denizde bir o kadar soğuk. Denize ilk girdiğinizde ayaklarınız buz tutuyor ama sonra alışıyorsunuz. Denizdeki balıklar daha önce hiç görmediğim renklerdeler. Hepsi bir arada sanki gitmeleri gereken bir yer varmış gibi sabit bir yöne gidiyorlardı. Denizde yüzerken ileri doğru baktığımda buraya doğru gelen gemileri görüyorum, çok yok en fazla iki üç tane. Aralarından bir tanesi küçük şirin bir tekne. Diğeri, diğer ikisine göre daha büyük ama tur teknesi olmadığı belli. Üçüncüsü, bir yelkenli… Denizden çıkıyoruz ve tekrar sıcak kumlara ayak basıyoruz. Çok rahatlatıcı bir his. Biz çıkıp kurulandıktan sonra insanlar kalabalıklaşmaya başlıyor. Bu güzel, huzur verici yeri terk ediyoruz.
Soğuk Deniz ve Sıcak Kumlar
(Visited 18 times, 1 visits today)