Kız karanlıkta kayboldu. Okulun bodrum katının bu kadar karanlık olması onun suçu değildi. Tıpkı en yakın arkadaşı Elizabeth’in kayıp olması gibi. Zaten kayıp arkadaşını aramıyor olsa bodrum katında ne işi olurdu ki? Elizabeth, Samantha’nın 7 yıldır en yakın arkadaşıydı. Sam, Elizabeth’i bulamayacak olursa bir daha asla eskisi gibi mutlu olamazdı.
Elizabeth’in kaybı üzerinden 9 gün geçmişti fakat kendisinden hiç haber yoktu. Ailesi, arkadaşları ve yakın çevresi onun için çok endişeleniyorlardı. Sam (Samantha) bu olayda arkadaş kategorisine giriyordu “En yakın arkadaş”. En çok da o endişeleniyordu. Düşünsenize, en yakın arkadaşınız bir haftadan uzun süredir kayıp. Sam’in Elizabeth’ten ölse bile ayrılamayacağını tüm okul biliyordu fakat şimdi Elizabeth kayıptı. Ancak Sam bu olay karşısında heykel gibi kalmayacak, hatta arkadaşını o bulacaktı. Okula gittiğinde ilk iş Elizabeth’i en son gördüğü yere bakmaktı. ı. Kız karanlıkta kayboldu. Okulun bodrum katının bu kadar karanlık olması onun suçu değildi, fakat gerçekten de hiçbir şey göremiyordu. İki adımda ya bir kablonun ya da henüz bağcık bağlamayı bilmediği için açık olan bağcıklarının üzerine basıyor, sürekli kafasını kapı ve duvarlara çarpıyordu. Hangi kapının nereye çıktığını ezberlemesi haliyle epey uzun sürdü. Birkaç adım uzaklıkta daha önce hiç içerisine girmediği bir kapı vardı. Sam’in bunu fark etmesi uzun sürmedi. Kapıya doğru yürüdü. Tam içeriye girecekken tanıdık bir sesle irkildi. “Sakın bir adım daha atma!”. Evet, tahmin ettiğiniz gibi bu Elizabeth’in sesiydi. Ancak Sam bu sefer dinlemek için çok gergindi. Tüm ağırlığı ile kapıya yaslandı ve usulca ittirdi. Kapı açıldı? Sam bu duruma şaşırmıştı fakat şaşkınlığı yarıda kesildi. Çok geçti. Belki de Elizabeth’i dinleseydi şu an bu durumda olmazdı. Ne yazık ki bu hikayede mutlu son yok. İki kızdan da bir daha haber alınamadı…