Sabah 07.oo’de uyandım. Rüyamda paranın olmadığı bir dünyadaydım, insanlar eşyalarını takas ediyordu. Garip bir rüyaydı… Her neyse, okula gitmem gerekiyordu. Kalktım, giyindim, yemek yiyip dişimi fırçaladım. Çantamı hazırlayıp dışarı çıktım.
Okula giderken yollar çok sakindi, okulun önü de. Normalde okulun önü çok kalabalık olurdu. Futbol sahasında çocuklar olurdu. Kapıya gittim. Kapı kapalıydı. Güvenlik “Burada ne yapıyorsun?” diye sordu. “Ben bu okulun öğrencisiyim.” dedim. Güvenlik güldü. “Neye gülüyorsunuz?” diye sordum. Dedi ki “Bugün pazar.” Bir anda ne dediğini anlamadım ama okula gelmekle yanlış bir şey yaptığımı anladım. “Tamam, iyi günler.” diyerek gittim. Ama çok uzaklara değil, okulun diğer girişine… Orada da güvenlik vardı. Ama okuldan önceden hiç duymadığım sesler geliyordu. Girmek istedim. Güvenlik doğal olarak beni içeri almadı. Okulun yanında sarı çimenli kır bir alan vardı. Çimenler çok uzundu, neredeyse hiçbir şey görünmüyordu. Çimlerin içinden yürüdüm ve ileri gittim.
Bir şey fark ettim. Okulun duvarında, çimlerin arasında bir boşluk vardı. Çok iyi gizlenmiş. İçeri girsem mi diye düşündüm. Uzun bir düşünmeden (10 saniye) sonra içeri girdim. Büyük bir tünel gibiydi. Yaklaşık 5 dakikalık bir yoldan sonra üniforma satılan odanın tavanında olduğumu fark ettim. Aşağı atlayıp odaya girdim. Tünelden çıkmış oldum. Okulun içindeki güvenliklere görünmeden gitmem gerekiyordu. Okulu avcumun içi gibi biliyordum. Bir koridora girdim.
Koridordan çıkınca anaokulu bölümüne geldim. Benim buraya girmem yasaktı ama ben yine de girdim, nasıl olsa rüyadayım diye düşündüm. Hem uykulu hem de bilinçli gibi… Hep kameraların kör noktalarından yürüdüm. Başka bir koridora girdim, o koridordan çıkmak üzereyken bir güvenliğe çarptım ve düştüm. Güvenlik eline elektrik tabancası gibi bir şey aldı. Kalktım ve uzaklaştım. “Sakın bir adım daha atma!” dedi. O tabancanın menzilinin az olduğunu bilerek ve güvenliğin benden yavaş olduğunu düşünerek koşmaya başladım. Güvenlik tabancayı ateş etti ve bir adım arkama düştü elektrik yayan parçası. Güvenlik arkamdan gelmedi ama ben koşmayı bırakmadım. Çünkü eline telsizini alıp birilerine haber verdi. İnsan rüyadayken bile korkuyu nasıl da hissediyordu.
Bayağı koştuktan ve 3 kat yukarı çıktıktan sonra bir yerde dinlendim. O seslerin geldiği yere gitmek için 1 kat daha çıkmalıydım. 1 kat daha çıktıktan sonra ne göreyim?
Bir uzay gemisi. Bu bir okul için çok yersizdi. Direkt dünya için çok yersizdi. Nasıl sürüldüğünü bilmiyordum ama “Star Wars’tan” gördüklerimle sürebileceğimi düşündüm. Ama yanılmıştım. Sadece eve sürmek istedim ama uzay gemisi çok hızlıydı. En az süratte bilmediğim bir gezegene gittim. Ve gemi kendi kendine iniş yaptı.
Gemiden çıkmak istemiyordum çünkü geldiğim yer bir bilinmezlikti benim için ama acıkmıştım da. Bilinmezliğe gitmek ya da aç kalmak arasında seçim yapmalıydım. Aç durmak daha acı verici bir şey gibi geldiği için gözlerimi sıktım, gemiden dışarı atladım. 5 saniye sonra gözlerimi açıp başıma herhangi bir olumsuzluk gelmediğini fark ettim. Nefes alabiliyordum. Buranın havası bana uygundu. Ayrıca buranın yer çekimi kuvveti dünyanınkiyle aynıydı.
Yemek bulmak için arayışa çıktım ama burası kırmızı bir çöl gibiydi. “Hiçbir şey yok” derken bir köy buldum. Oraya hızla gittim. Garip şekilli uzaylıların beni lazer silahlarıyla öldüreceklerini zannederken üstlerinde benim okulumun üniformasını giyen çocuklar gördüm.
Aralarından bir tanesine sordum “Senin adın ne?”. Çocuk dedi ki, “Kekke.” Düşündüm ve düşündüm… Ve aklıma geldi! 2. Sınıftaki Kekke. “Beni hatırladın mı? Ben Gufo.” dedim. O da düşündü ve hatırladı. “Buraya nasıl geldin?” diye sordum. “Okulda uzay gemisi bulup geldim.” dedi. Bana da aynı şey olmuştu. Ona sordum, “Siz bu evleri nasıl buldunuz?”. “Biz yaptık.” dedi. “Bu eşyaları nereden buldunuz?” diye sordum. “Takas ettik.” dedi. “Siz burada satın almaz mısınız?” dedim. O da dedi ki, “Burada para yoktur, takas vardır. Burası TUGLAKA, diğer ismiyle, PARASIZ DÜNYA.” dedi.
Gözlerimi açtığımda rüyanın içinde rüya gördüğümü anladım. Çok ilginç bir his vardı. Gerçek gibi ama bir o kadar da değil. Yüzüme çarptığım soğuk suyun etkisiyle gerçeğe dönüş yapmıştım; bir taraftan rüyanın devamını merak ederek…