Kampüsten müzik kulübü olarak çıktığımız sırada diğer üniversitelilerin düzenlediği partiye gitmek için hazırdık. Yolculuğumuz için çok heyecanlıyken metroya bindik.
Oraya vardığımızda masalara sınıflar halinde yerleştik, yanımda en yakın arkadaşlarım otururken gözüm karşı masada oturan bir alt sınıftaki çocuk, Haiga’ya kaydı. Üstünde beyaz bir kapüşonlu altında ise siyah yırtık pantolonu vardı. En çok dikkatimi çeken şey ise üzerindeki pembe ve mavi ceketi bir de ceketi ile tamamen uyumlu olan mavinin her tonunu barındıran converseleri…
Bar çalışanlarının masaya bıraktığı renkli renkli içeceklere gözüm kaydığında hepsinin tadına teker teker baktım. Etrafıma baktığımda ise arkadaşlarımın hiçbirini yanımda göremedim, bir umut dışarda sigara içmeye çıkmış olabileceklerini düşünüp ben de dışarı çıktım fakat dışarda da değillerdi. Elimi sigara paketimi almak için montuma doğru götürdüğümde üstümde montumun olmadığını fark ettim. Ancak her zaman arka cebimde bulundurduğum sigara paketim beni kurtarmıştı.
Soğuk iyice içime işlediğinde sigaramı bitiremeden yere atıp içeriye geçtim. Bir saattir aradığım arkadaşlarımın hepsinin masada rahat rahat bir şeyler içtiğini gördüm. İlgimin çeken tek şey olan ceketimin sandalyemde olmadığını görünce sinirlenmeye başladım ki bu sırada Haiga’nın da yerinde olmadığını fark ettim. Her ihtimale karşı kontrol etmek için tuvalete doğru gittim ve kapıyı açtığımda ise ceketimi elinde tutan Haiga’yı gördüm. Hızlıca elinden ceketimi çekip tuvaletten çıktım, arkadaşlarımın yanına gidip hesabı ödemeleri için onlara para verdim ve çıkıp o serin havada hızlı adımlarla metroya yürüdüm.
- Tam metronun kapısına vardığımda ceketimi üstüme geçirip ellerimi de ısıtmak için cebime attım ve bir kağıt buldum üstünde bir adres yazıyordu. Önceden o kağıdın orada olmadığına ise adım kadar emindim. Kağıdı okuduğum an metroya binmekten vazgeçip adrese doğru yürümeye başladım. Gittikçe ıssızlaşan yollar içimi rahatsız etse de geri dönmeyip devam ettim. En sonunda ise kimsenin olmadığı sokaktaki yıkık dökük eve ulaştım, tam kapıyı çalacakken bağacıklarımın çözülmesiyle eğilip bağladım. Kafamı kaldırdığımda ise Haiga bana sırıtarak…