Yaşadığımız dünya yaklaşık 4.5 milyar yıldır yaşamını sürdürüyor. Peki ya sizce sadece 2.5 milyon yıldır yaşayan insanoğlu kendisinden yüz milyonlarca daha fazla süredir yaşamını sürdüren doğayı yok etme hakkına sahip mi?
Tabii ki hayır. Aslını isterseniz ilgi çekici bir giriş yapmak istedim. Böyle bir hakka hiç sahip olmadık ve olmayacağız. Lakin biz insanlar neyin doğru olup olmadığını anlayacak kadar gelişmiş olmadığımız için bencil bir şekilde davranıp para veya başka şeyler için ormanlarımızı öldürüyoruz.
Ne için para kazanma ihtiyacımız var? Oraya değinemem çünkü Lidyalılar dönemine gitmek istemiyorum.
Çevre kirliliği doğaya verilen en büyük zarar, canlı türlerine zarar verir, kötü sonuçlarda canlı yaşamını tehlike altına almaktadır. Kirlilik su, hava, ses, gürültüden meydana gelebilir. Şehirleşmeyle birlikte kirlenme de gelir. Bir arada yaşayan insanların oluşturduğu kirlilik ileri boyutlara ulaşması kaçınılmaz hâle gelmektedir.
Bu zararların en belirginleri, atmosferin incelmesi, ozonun delinmesi, küresel ısınma, buzulların erimesi, iklimlerin değişmesi, su kaynaklarının azalması, depremlerin çoğalması, yangınların artması, ormanların azalması ve benzeri şekilde olmaktadır.
Sanayileşme, fabrikalaşma, şehirleşme ve gelişen teknolojik imkânların olumsuz etkileri insanı ve çevresini yani doğal yaşamı direkt etkileyen olguların oluşmasına sebep olmaktadır. Ayrıca açığa çıkan enerji ihtiyaçları için yapılan yanlış yatırımlar doğayı tahrip etmekte ve ekolojik dengeyi doğrudan bozmaktadır. Hayvan ve bitki nesillerinin tükenmesi, tarihi ve doğal eserlerin özelliğini kaybetmesi insan kaynaklı oluşan doğaya verilen zararların bir başka tarafıdır.
Günümüzde sanayileşme arttıkça, fabrikalaşma artmıştır. Fabrikalaşma arttıkça da sanayileşme artmıştır. Tarım, hayvancılık ve her türlü ticari faaliyet de bir endüstri hâline gelmiştir. Sanayinin gelişmesi ve yaygınlaşması, şehirleşmeyi de beraberinde getirmiştir. İnsan gücünün, barınma ihtiyacının karşılanması gerekmektedir. Bu yüzden ormanları tahrip ediyor ve nefesimizi kesiyoruz.
Bu da demek oluyor ki “Doğa ile savaştayız, kazanırsak kaybedeceğiz…”