Geçmişten Bir Hatıra

Günlerdir dışarda olmanın verdiği yorgunluk yeni çökmeye başlamıştı ama sonunda varmak üzereydim. Her adımımla vücudumun ağırlaştığını hissedebiliyordum. Nasıl bu hale düştüğümü düşünmek bir an çok komik geldi ve gülmeye başladım.

 

Her şey birkaç gün önce büyük dedemden kalma eşyaları karıştırırken başladı. Bir kutunun içinde ona ait olan bir pantolon buldum ve anneanneme eğer alırsam bir sıkıntı olup olmayacağını sordum. İzin aldıktan sonra pantolonu paketleyip eve götürdüm. Giydiğimde elimi cebime attım ve bir kağıt buldum. Üstünde özenli bir el yazısıyla yazılmış bir adres vardı. Merakıma yenik düştüm ve adresin nerede olduğuna baktım ve sadece şehrin biraz dışarısındaki bir kasaba olduğunu gördüm. Çantamı topladım ve yola çıktım.

 

Arabamdan her ne kadar şikayet etsem bile beni asla yarı yolda bırakmamıştır fakat yolun ortasında arıza verince şaşırmamak elimde değildi. Hava kararmıştı ve opsiyonlarım her geçen saniye azalıyordu. Ben de çaresizlik içinde arabamı bir kenara ittim ve ceketimi yorgan yerine kullanarak uyudum. Eğer bu kadar inatçı olmasam şimdiden geriye dönmeye başlamıştım fakat kendimi durduramadım ve sabah uyanınca arabamı bir kenarda bırakarak yürümeye devam ettim.

 

 

 

 

 

Telefonum için servisin olmaması içimi karartsa da ümidimi yitirmedim yürümeye devam ettim. Sonunda bir tabela gördüm ve yaklaşık köye 50 kilometre olduğunu gösteriyordu. Çantama baktığımda hazırladığım yiyeceklerin bitmeye başladığını ve suyumum da eğer bu hızla yürümeye devam etsem bile yetmeyeceğini fark ettim. Neyse ki bir çay buldum ve su doldurmam için bir fırsatım oldu fakat aralıksız günlerce yürümenin verdiği yorgunluk artık beni etkilemeye başlıyordu.

 

Sonunda köy artık gözükmeye başlıyordu fakat yolun durumunun gittikçe kötüleşmesi herhangi bir yol kat etmeyi bir işkence haline çeviriyordu. Bir gecenin de sonunda artık bu 5 günlük yolculuğun sonuna geliyordum. İçimde oluşan garip bir heyecan ve mutluluk vardı fakat bu duygular uzun sürmedi. Adresin önüne geldiğim sadece yıkılmış bir harabe gördüm. İçimdeki duyguların yerini bir boşluk aldı ve ne hissedeceğimi bilemedim. Etraftaki insanlara sorduğumda bana buranın hep yıkık olduğunu ve kimsenin temizlemekle uğraşmak istemediğini söylediler.

 

Bu yolculuktan bir hatıra ile dönmek istediğimden binadan geri kalan kalıntıları kazmaya başladım. Belli bir amacım yoktu ama kazmaya devam ettim ta ki bir kolyeye rastlayana kadar. İlgimi çekti ve cebime attıktan sonra eve geri dönmeye karar verdim. Telefonumu şarj ettikten sonra servisin olduğunu görmek beni çok mutlu etti. Hemen çekiciyi aradım ve arabamı da aldıktan sonra yola devam ettik.

 

 

 

 

Eve geldiğimde yorgunluktan bayılmak üzereydim eğer bu kadar yiyecek yanıma almasam ne yapacağımı bilmiyordum ama sonuç olarak evime varabilmiştim. Dinlendikten sonra bu adres ve kolye hakkında bilgi sahibi olabilecek tek kişi olan anneanneme gittim. Adrese belli bir süre baktıktan sonra bir anda gözleri parladı ve bana bunu nereden bulduğumu sordu. Ona olanları anlattıktan sonra duygulanmıştı ama kendini gülmekten tutamadı. Bana bulduğum kalıntıların büyük dedemlerin kaldığı ilk ev olduğunu ve bir yangın sonucu yıkıldığını söyledi. Bulduğum kolyenin ise bir aile yadigarı olduğunu ve annesinin kaybettiğinde çok üzüldüğünü söyledi. Benim bulduğuma çok sevindi ve artık benim olduğunu söyledi. Çok uzun bir yolculuk olmuştu ama en azından bir şey bulabilmiştim ve meraklılığım sonunda bir işe yaramıştı.

(Visited 56 times, 1 visits today)