O akşam da diğer akşamlar gibi sıradan ve güzel bir akşamdı. En sevdiğimiz takımın maçını izledik. 2-1 galip geldiler. Ben ve en yakın arkadaşım Jack bahis oynamayı sevmesek de o maç için bahis oynamış ve birimiz kazanmış diğerimiz ise kaybetmişti. Tabi ki de ben kaybetmiştim ve Jack kazanmıştı. Jack her zaman bahis ve tahmin konularında çok iyi olurdu.
Çok büyük bir meblağ kaybetmediğim için bu bahis olayını kafama çok takmadım. Kaybetmeyi sevmesem de bahsi yatırdığım takımın içten içe kaybetmesini istiyordum. Maçımızı bitirdikten sonra Jack’e dönüp aç olup olmadığını sordum. O da yine Jack’liğini yaptı ve her zaman aç olduğunu belirten bir işaret yaptı. Bunun üzerine ikimizi de mutfağa doğru yöneldik. Yemeği hazırlarken etraftaki sessizlikten rahatsız olsak gerek ikimiz de birbirimize bakarak televizyonu işaret ediyorduk. En sonunda Jack dayanamayıp salona girdi ve televizyonun sesini 7 birim arttırdı. Yemeği yaparken televizyondan savaş sesleri yükselmeye başladı. Bir an kendimden geçmiştim gözlerim kanlanmıştı ve çok agresifleşmiştim. Jack bir anda yanıma geldi ve beni sakinleştirmeye çalıştı ama nafile o sırada gözüm kimseyi tanımıyordu. Jack bir akıllılık yapıp elimdeki bıçaktan kurtuldu ve belki de büyük bir faciayı önledi. Birkaç saat sonra sakinleşmiştim ve Jack’e dönüp ondan özür diledim. Jack ile uzun zamandır arkadaştık onun en zor zamanlarında yanında ben vardım ve benim en zor zamanlarımda o yanımdaydı. Ben eskiden orduda görev yapardım savaş bittikten sonra bir önemi kalmadığı için ordudan ayrılma kararı aldım ve sırada yolda zor zamanlar geçiren Jack ile karşılaştım. Jack’e yardım ettikten sonra o da bana kendimle ilgili birkaç teşhiste bulundu. Kendisi psikolog olduğundan yaptığı çıkarımlarda bir hayli haklıydı. Jack ile o zamandan beri yakın arkadaşız. Her zaman birbirimize destek oluyorduk ve birbirimizi hayatta tutuyorduk. Yaptığımız desteklerle birbirimizi geliştiriyor ve açıklarını dolduruyorduk.
Salona geçtikten sonra eski arkadaşımın ceketini gördüm. Ceketini gördüğüme inanamadım çünkü arkadaşım uzun zaman önce aramızdan ayrılmıştı. Ceketin nasıl orada durduğunu anlamıyordum. Gözlerim dolmuştu ve anılar aklımda canlanmaya başlamıştı. Arkadaşım ile birçok görevde yer almıştık ve hepsinde de başarıyla dönmüştük. Sonuncusu ise bu durumun dışındaydı talihsiz bir kaza geçirmiştik ve 12 kişilik gruptan sadece 1 kişi hayatta kalmıştı. O da bendim. Sadece şansa hayatta kalmıştım hatta dürüst olmam gerekirse kaza alanında canımı almayı denedim ama başaramamıştım. Ben de takım arkadaşlarımın yükünü omzumda taşımaya karar verdim. Elimi cebime attım ve bir kağıt buldum. Üstünde bir adres yazıyordu. Adres ölen arkadaşımın evine aitti. Gözlerimdeki yaşları silerek hemen yola koyuldum. 100km’lik yolun ardından arkadaşımın evine ulaştım. Kapıda ölen arkadaşım beni bekliyordu….