Nükleer kelimesini bir yerde gördüğümüzde veya duyduğumuzda çoğumuza trajik bazı tarihi olayları anımsattığına eminim. Normalde nükleer kelimesi, bir atomun çekirdeği ile ilgili olan konularda kullanılır. Çoğunuzun aklına nükleer bomba veya nükleer silah örneği gelmesi gayet normal. Günlük hayatta, özellikle de içinde bulumduğumuz bu gergin zamanlarda, sıkça duyar olduğumuz kelimelerden bazıları. Fakat nükleer kimya, nükleer enerji ve nükleer fizik gibi örneklerde de kullanılan bu kelime aslında kötü bir anlam ifade etmemektedir.
Nükleer kelimesinin anlamını öğrendiğimize göre şimdi neden kullanıldığı hakkında daha detaylı konuşabiliriz. Nükleer kelimesi fizikte içinde atom çekirdeği geçen konularda kullanılsa bile kullanıldığı yere göre anlamı değişir. Örneğin biyoloji terimi olarak kullanacak olursak bu kelime hücrenin çekirdeği ile alakalı konular için, güç üretme adı altında kullanırsak atomların çekirdeğinin parçalanması veya başka bir atomun çekirdeği ile birleşmesi sonucu ortaya çıkan gücü isimlendirmek için kullanılır. Bu kısa tanım herhalde nükleer enerjinin tanımı hakkında biraz bilgi sahibi olmanızı sağlamıştır.
Peki ya nükleer enerji nasıl üretilir? Nükleer enerjinin üretiminin kalbinde de yaşamın kaynağı olan su bulunur. Nükleer enerji üretiminde kullanılan reaktörlere nükleer enerji santrali denir. Bu santraller yapısı ve çalışma mantığı açısında kömür ile çalıştırılan büyük santrallere çok benzese bile bu santrallerin reaktörleri birbirinden farklıdır. Santrallerde reaktör kısmı bir bakıma kazan görevi görür. Nükleer santrallerde bu kazanın ıstımasını sağlayan şey nükleer fisyonlarken diğer santrallerde bu iş fosil yakıtlar aracılığı ile görülür.
Nükleer enerjinin üretiminde fosil yakıt kullanılmaması, iklim değişikliğinin birincil sebebi olan karbondioksit gazının üretim sonucunda ürün olarak çıkmasını engeller. Bu tür enerji kaynaklarına “carbon-free” de denir. Nükleer enerjinin “carbon-free” olması tek artısı da değil. Bunun yanında üretimi için kullanılan santrallerin, diğer enerji santrallerine göre daha az yer kaplaması da büyük bir artıdır. Üstelik daha az yer kaplamasına karşın nükleer enerji santrallerinde, diğer enerji kaynaklarına göre daha kısa zamanda daha fazla enerji üretilebilmektedir.
Şu an “Madem nükleer enerjinin bu kadar artısı var, neden bütün enerji ihtiyacını karşılamak için hala kömür yakıtlar da kullanılıyor?” diye düşünüyor olabilirsiniz. Gayet de haklısınız. Hem daha verimli hem de doğa için daha sağlıklı olan bu enerji kaynağı nasıl oluyor da hala yaygın olarak kullanılmıyor? Sebebi gayet basit. Her konuda olduğu gibi nükleer enerjinin de artıları kadar eksileri de vardır. Örneğin, nükleer enerji santrallerinde enerji üretmek için kullanılan uranyumun yenilenebilir olmaması gibi. Bunun yanı sıra santrallerin üretimi ve gerekli kaynağı sağlamak da pahalı olduğundan her ülkenin gücünün yetebileceği bir seçenek olmaktan da çıkmaktadır. Ayrıca bu santraller atık olarak karbondioksit üretmeseler bile sonuç olarak ortaya “nükleer atık” olarak da adlandırdığımız bazı ürünler çıkmaktadır. Bu ürünler eğer doğru bir şekilde depolanmaz ve ortadan kaldırılmazsa doğaya ve insana zarar verme potansiyeli taşımaktadır. Fakat bu atıkları ortadan kaldırmak ve depolamak için yüklü miktarda para ve teknoloji gerekmektedir. Bu enerjinin üretimi sırasında yapılan en küçük hatanın doğaya ve insan sağlığına verebileceği zarardan bahsetmiyorum bile.
Bana kalırsa bu eksileri ortadan kaldırmak mümkünken bu kadar verimli bir enerji kaynağının kullanılmaması doğru değil. Hali hazırda çoğu gelişmiş ülke zaten nükleer enerji kullanmaktadır. Bu ülkeler, gelişmekte olan diğer ülkelere de yardımda bulunursa nükleer enerji kısa sürede daha da yaygınlaşır.