Yağmurlu Bir Gün

Yağmurlu bir günde elimde şemsiyemle yürüyordum. İlk başlarda hafif hafif atıştırmaya başlayan yağmur sanki benim yolum uzadıkça hızlanmaya başlamıştı. Havanın karanlık olması ve saatin de geç olması nedeniyle sokakta neredeyse kimse yoktu. Ev arkadaşımla yeni kiraladığımız evimizin içi, her ne kadar güzel olsa da yeri şehir merkezine uzaktı. Staj için gidip geldiğim şehir merkezinden bu kadar uzak olan evimizin, yolunu geç saatlerde bulmak iyice zor oluyordu.

Sokak lambaları yanmadığından dolayı, binayı bu dar sokakta seçmek daha da zorlaşıyordu. Buradaki bütün binaların birbirine benzemesine ek olarak karanlık olan sokak evi bulmayı imkansızlaştırıyordu. Bütün günün üzerimde bıraktığı yorgunlukla bizim evin döşemelerine benzeyen bir binayı görünce kendime hemen içeri atmaya çalıştım. Şemsiyemi kapattım ve binanın girişindeki pencereden içeriye göz attım. İçerisi de dışarısı kadar bir o kadar karanlıktı. Göz gözü görmüyordu. Fakat yağmurdan dolayı her tarafım sırılsıklam olduğu için mecbur içeriye adımımı attım.

Karanlıkta asansöre doğru yürümeye başladığımda ayağım 50-60 cm boylarında bir cisme takıldı. Bacağımı sert bir şekilde çarpmıştım. Acıdan kıvranırken yavaşça çarptığım bankın üzerine oturdum. Aklıma telefonumun flaşını açıp etrafa bakmak geldi ama telefonum şarjı saatler öncesinden bitmişti. Bacağımın ağrısına ve yorgunluğuma dayanamayıp sırtımı bankın arkasındaki posta kutularına yasladım ve yavaş yavaş gözlerim kapanmaya başladı.

Gözlerimi tekrardan açtığımda belim tutulmuş ve başıma ağrılar girmişti. Hala aynı bankta, aynı posta kutularına yaslanmış bir şekilde duruyordum. Sabah olmuştu ve artık her taraf aydınlıktı. Gece bizim apartman olduğunu sandığım binanın, bizim ev ile alakası olmadığını anlamam birkaç saniyemi aldı. Meğer zihnim bana bir oyun oynuyormuş. Yeni stajın ve yeni iş yerinin verdiği stres yüzünden olacak ki gece yorgunluktan ve karanlıktan dolayı oturduğum evin yolunu bile bulamamıştım.

Telefonunum şarjının olmadığını hatırladığım gibi duvardaki duvar saatine baktığımda mesai saatine yetişmek için tam 10 dakika sonra otobüs durağında olmam gerektiğini hatırladım. Eve gidip üstümü düzeltme gibi bir şansım yoktu o yüzden yerde dağılan eşyalarımı toplayıp saçımı düzelttiğim gibi geri geldiğim iş yerinin yolunu tuttum. Görünüşe bakılırsa bir süre daha evin yolunu bulamayacaktım.

(Visited 40 times, 1 visits today)