Yin ve Yang

Her insan tarafsız doğar. Ne iyi ne de kötü, düşüncesiz ve moralsiz. İnsanlar, büyüme ve gelişme sürecinde bilinç kazanmaya başlar; etraftaki insanları izleyerek ve örnek alarak kendi perspektiflerini kazanırlar. Bunun sonucunda ise iyiliğe veya kötülüğe yönelirler. “İyi” ya da “kötü” olmak subjektiftir, tabii. Fakat iyilik de kötülük de o kişinin kendi inançlarına bağlıdır.

Bir insanın içinde büyüdüğü ortam onların gelecekteki hallerini büyük oranda etkileyebilir. İnsanlar, diğer insanlarda gördüklerini kopyalamaya eğilimlidir. Her çocuğun ebeveynlerinden özellikler alması gibi. Aile sonrası, okula başlanınca, çocuklar yaşıtlarını kopyalamaya başlar. Sonrasında da internet işe girer. İnternet sayesinde daha çok görüşe ve perspektife kavuşuruz. Hepimiz bu durumlar yüzünden değişiriz. Neye inandığımız, olaylara nasıl baktığımızı keşfediriz.

Çevremiz bizi değiştirse de, günün sonunda hepimiz biziz. Ne düşündüğümüze ve eylemlerimize düşüncelerimizle birlikte karar veririz. Düşünme ve karar verme yeteneğine sahip tek canlı türü olan insan, her şeyi kendi rızasıyla yapar. Bir şeyleri görüyoruz, katılıp katılmadığımıza karar veriyoruz. Yani, ne iyilikle ne de kötülükle doğarız. Çünkü düşünme yetimizle sonuçlara varabiliriz ya da diğerlerinin vardığı sonuçları takip edebiliriz.

Ancak, insanlar kendileri için düşünebilirken, bizler de duygusal yaratıklarız. Bazen duyguların bizi ele geçirmesine izin veririz. Mantıklı bir şey olduğundan değil ama insan insandır. Örneğin, katı ve şiddete meğilli ebeveynleri olan çocuklar, ebeveynleri gibi olabilir, toplum bunu normal olarak kabul eder. Beklediğimiz sonuç bu olsa da, bazen katı ebeveynleri olan çocuklar, onlardan nefret etmeleri nedeniyle ebeveynlerinin tam tersi gibi davranırlar. Bunun nedeni, kontrol edemediğimiz, sadece kabul edebildiğimiz duygulardır.

İnsanların beyinleri, duygular sayesinde doğumdan farklı düşünür, tabii. Şans olsa da, onunla birlikte hareket etmeyi veya etmemeyi seçebiliriz. Günün sonunda, her şey bize bağlı. Seçimler yapıp sonuçlara göre hareket edebiliriz. Hata yaparız ama hatalar bizi her zaman kötü insanlar yapmaz. Doğru eylemlerin bizi otomatik olarak iyi yapmaması gibi. 

 Eminim ki bazı insanlar düşünecektir ki; “Madem kötülük doğuştan gelmiyor, neden dünyada bu kadar negatif var?” Sorulması sıradan bir soru. Lakin, kötülüğü seçmek kolaydır. İnsanlara kaba davranmak, iyilik yapmamak ve her zaman kendi rahatını göz etmek zahmetsizdir. İyilik yapmak, kibarlık ve diğer tüm pozitif duygular ezici olabilir. Ayrıca bu kadar kötülüğün olduğu bir dünyada, iyi olmak çıkarsız gözükür. “Yaptığın her iyilik dönüp dolaşıp seni bulur.” derler fakat çoğu zaman kötülükler, o iyiliği yutar. Ve sonunda, nötr başlayan dünyayı kötülükle bitiririz.

 Bir sonuca gelmek gerekirse, iyilik de kötülük de sonradan kazanılan değerlerdir. Her insan düşüncesiz ve bilinçsiz doğar. Etrafımızdaki birçok faktör bizi şekillendirir. Ancak sonuçta “nötr” iyilik ve kötülüğün birbirini dengelemesi de olabilir. Tüm ışık renklerinin birleşip beyazı oluşturması gibi. Bu durumda da öyle geliyor ki, insan bilinçaltı bizim için bir taraf seçer. Ya da belki biz seçtiğimiz taraf için bilinçaltımızı suçlarız…İki türlü de bir yola yöneliriz. Kötülük yolu daha geniş, içinden geçmesi daha kolaydır ve bir virüs gibi yayılır. İyiliğin yolu ise engebeli ve zorludur. Buna rağmen sonunda değer bir dünya oluşturur.

(Visited 191 times, 1 visits today)