Bir insanın çocuğuna bırakacağı en güzel miras şüphesiz ki güzel ahlaktır. İnsan ancak sahip olduğu güzel ahlakla yücelebilir. Mal mülk, para pul ve benzeri şeylerin tümü geçicidir; insana bir süreliğine mutluluk verebilir ve bunu da sadece sahibine verebilir. Oysa güzel bir ahlaka sahip olan insan, hem kendisi her zaman mutlu olur hem de beraber yaşadığı diğer insanları mutlu eder.
Güzel ahlak, bir anlamda iyilik demektir. Böyle bir insanın hiç kimseye hiçbir zararı dokunmaz. Her şeyi sadece kendisi için değil, yaratıcısı ve dolayısıyla diğer insanlar için de yapar. Herhangi bir davranışta bulunmadan önce bu davranışının sonuçlarını hesaplar. Yapacağı davranış, bir kişiye veya topluma zarar verecekse bu davranışı yapmaktan kaçınır.
İslam dininde belki de ibadetten daha fazla, güzel ahlaka önem verilir. İslam’a göre kimsenin kimseden üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak ve ancak takva ile olur. Takva ise Yaradana inanmak ve onun emirleri üzerine yani güzel bir ahlak üzerine yaşamak ile olur. Ahlaklı, erdemli olmanın çok faydası vardır. Her şeyden önce ahlaklı olan insan, bu özelliğinin kendisine verdiği iç huzurla her zaman mutlu olur ve etrafına da mutluluk, güzellik saçar. Ahlaklı insan toplum içinde layık olduğu değeri görür ve yaratıcı tarafından da onurlandırılır.
Ahlaklı olmak için hiçbir maddi olan hiçbir şeye ihtiyacımız yoktur. Örneğin fakir olmak, hırsızlık yapmayı gerektirmez. Yahut güçlü olmak, güçsüzleri ezmeyi gerektirmez. Ahlaklı insan her şeyden önce kendisini yaratanı düşünür, insanlara faydalı olmayı, onlara zarar vermemeyi düşünür.
Böyle güzel bir değerden asla uzaklaşmamalıyız. Unutmamalıyız ki güzel ahlak, insan onu istediği sürece insanda barınabilir. Güzel davranışlarımızdan taviz verip kötü yolu seçersek bir daha eskisi gibi iyi bir insan olamayabiliriz. Bu yüzden her zaman erdemli insan olmak en büyük gayemiz olmalıdır.