Sakin bir sabaha uyanmıştım. Hava kapalı ve hüzünlüydü o gün. Kendime sıcak bir kahve yapıp kedimin suyu ve mamasını koydum. Kahvemi yudumlamaya başlamıştım ki midem bulanmaya başladı. Dayanamayıp kustum. İki aylık hamileydim ve midem fazlasıyla hassastı. Yüzümü yıkadım ve tam o anda Amerika da iş gezisinde olan kocam James aradı. Beni merak etmiş olacak ki fazlasıyla meraklıydı. sinirli ve sürekli bir panik halinde olduğu için alttan alarak soruları cevapladım. Bana nerde olduğumu, bir yere gidip gitmeyeceğimi ve neler yaptığımı soruyordu. Tekrar ve tekrar emin olana kadar aynı şeyleri gergin ve sert bir ses tonuyla sormaya devam etti.
Canım sıkılmıştı. Neyin peşindeydi bu. Panik halinde olduğundan iş için stres yaptığını düşündüm ve daha çok büyütmeden işim olduğunu ve sonra konuşabileceğimizi söyledim. Bana sinirli gibiydi. Çok bir anlam aramadım zaten bugün fazlasıyla yoğundum. Artık üç kişi olacağımız için internetten bir araba almak hevesiyle 2 aydır para biriktiriyordum. Ölen büyükbabamdan kalan paranın bir miktarını da koyarak arabayı almıştım. Pek hoşuma gitmese de James fazla kıskanç bir adamdı. Evden onun izni olmadan çıkmaz başkalarıyla konuşamazdım. Beş yıldır evliydik artık alışmıştım. Alışmak zorunda bırakılmışım ama arabayı görünce bana kızacağını düşünmemiştim. Dışarı çıkmak için hazırlandım. Çürümüş morlukları makyaj malzemelerimle kapattım. Patlamış kaşımı görünmesin diye saçımı ağlayarak kahkül kestim. Hamile kaldığımda sözde zarar görmeyeyim diye dışarı sadece market için gidebilirdim.
Yeni aldığım arabanın tüm işlerini internet üzerinden hallettikten sonra almak için buluşma noktasına gittim. O da ne? James karşımda dikiliyordu. Şaşırmıştım çünkü bu akşam gelecekti. Arabanın sahibi arkadaşıymış. Uzun zamandır bu modeli istediğimi biliyordu. Ama nasıl? Nasıl bunca şeyi planlamış olabilirdi? Sonradan öğrendim ki iş gezisine falan gitmemiş sadece beni kendince test etmeye çalışmış. Bana öfke dolu kan kırmızı gözleriyle bakıyordu. Korkuştum başıma gelecekleri biliyordum. Ne kadar amacım kötü olmasa da onun sözünden çıkmıştım. Kanım kırmızı Güllerle eşlesene kadar beni dövdü. Göz yaşlarım göller denizler yaratana kadar devam etti. Dayanamıyordum. Neden diye bağırmak istedim sesim kesilmişti. Issız bir yerde değildik. Bana kimse yardım etmedi. Herkes bu vahşeti film izlercesine izledi. Yerde hareketsiz bedenimin üstüne çıktı ve yüzüm Lavantalarla eşlesene kadar beni boğdu. Zayıf bedenim bu şiddeti kaldıramamıştı ve James ne kaybettiği çocuğu için üzüldü ne de karısının kendi elleriyle canına kıydığı için. En azından artık özgür bir kadınım…