Ne kadar şanslı olduğumuzu Anadolu’yu gezerken anlayabiliriz. Bu topraklar tarihin en eski dönemlerinden beri birçok medeniyete ev sahipliği yaparak tarihi açıdan zenginleşmiştir. Anadolu tarihinin zenginleşmesini saplayan bu medeniyetlerin Anadolu’da kurulmasının en büyük etkenlerinden biri de coğrafi konumu ve zengin iklim çeşitliliğidir.
Anadolu’da ilk büyük uygarlığın temellerini atan Hititlerden başlayarak ilk çağdan itibaren Batı Anadolu’da İyonyalılar ve Lidyalılar, Orta Anadolu’da Frikyalılar ve Hititler; Doğu Anadolu’da Urartular yerleşmişler, egemenlik sürdükleri alanlarda mimari yapıtlarla zenginleştirmişlerdir. Daha sonraki dönemlerde de Romalılar Anadolu’ya egemen olmuş başta Batı Anadolu olmak üzere günümüze ulaşan birçok tarihi eser vermişlerdir.
Tabii ki yukarıdaki açıklamalarımdan da anlaşılacağı üzere tarihe yolculuk etmek, kültürel birikimimi arttırmak amacıyla dünyanın en güzel kentlerinden birisi olan dünyanın iki büyük imparatorluğu olan Bizans ve Osmanlıya başkentlik yapmış İstanbul’un tarihi dokusunu hissetmek amacıyla gezmek insana çok cazib ve büyüleyici gelebilir.
Bin altı yüzyıllık bir başkent hayal ediniz. Dünya böyle bir şehir olması sizce de çok şaşırtıcı değil mi? İstanbul bu özelliğe sahip tek şehirdir. Kültür turuna başlamak için İstanbul’un hem tarihini hem de kültürünü anlatan bir kitaba sahip olmam gerektiğini anladım. Bir hafta sürecek olan rehberli bir tura katıldım. İlk olarak Topkapı Saray’ını gezdik. Üç bölümden oluşuyordu: Birun, Enderun ve harem. Yapısal özellikleri ve süslemeleri beni çok etkilemişti. Birbirinden bağımsız birçok yapıdan oluşur. Birun sarayın dış bölümüne verilen addır. Enderun ise sarayın iç bölümüdür ve eskiden burası saray mektebi olma özelliğine de sahipmiş. Harem ise padişah ve ailesinin yaşadığı özel bölümdür. Hemen yanında dünya tarihi açısından önemli bir yapıt olan Ayasofya orta mekana hakim olan devasa kubbesi, ihtişamlı mermer sütunları ana giriş kapısının büyüklüğü ve meşe ağacından yapılmış olması ilk dikkat çeken özellikleridir. Ayasofya kelimesi “Kutsal bilgelik” anlamına gelmektedir. Dikkat çekiçi bir özellik de bu yapının avlusunda şehzade türbelerinin de bulunmasıdır. Yapınnın karşısında Sultanahmet Camiisi bir diğer gezilecek durağımızdı. Kullanılan mermerler ve büyüklükleri, binlerce İznik çinisi ile yapının süslenmiş olması, birçok kubbeden oluşması dikkat çeken özellikleridir. Yapının bazı bölümleri günümüze ulaşamamıştır sanırım bunda depremlerin yıkıcı etkisi bu görkemli kentin ve yapılarının yakasını hiç bırakmamış olması önemli olsa gerek.
Kısaca İstanbul’un birkaç tarihi yerini gezmiş olmak bile bende derin duygulara sürükledi. İşte bu geziden sonra anladım ki ben tarihin içinde olmak gibisi yokmuş.