Eğitim sistemi her zaman tartışılan ve eleştiri malzemesi olan bir konu olmuştur. Siyasete oyuncak olması, öğrencilere yani bir ülkenin geleceğine etkileri ve çok daha fazlası en sıradan insanın bile ağzına dolanmış bir mevzudur. Birçok insanın kaçırdığı bir nokta ise sistemin öğrencilere kattıkları ve öğrencilerden çaldıklarıdır.
Okullardaki otoriter sistemi ele alalım. Bu ödev yap denilmişse yap, cezaya kal denilmişse kal, bu sınavdan iyi yap denilmişse. iyi yap, ödevi zamanında getir, okula zamanında gel, okula uygun kıyafetle gel denilmişse doğru olan bu olduğu için değil, yapmazsan sonuçlarına katlanacağın için yap bunların hepsini. Eğer öğrenci milletini sıkmazsan bir şey yapmaz, ödevi sen vermezsen test kitabının kapağını bile açmaz denir. Tabi 10 yaşından beri buna alıştırılmış bir çocuk kesin komut almadığı sürece hiçbir şey yapmaz.
Yetişkinlerin hepsinin ağzına dolanmış bir söz ” Bunlar en güzel günlerin, kıymetini bil ” . Bu şu anda bile kalıplar arasında sıkışmış ve tehditlere maruz kalan birçok öğrenciye, hayatının çoğunu kapsayan yetişkinlik dönemin o kadar zorlayıcı ve bunaltıcı olacak ki şu anda hissettiklerin ; iyi bir öğrenci olma baskısı, gelecek kaygısı, seni iyi şartlarda okutabilmek için gece gündüz çalışan ailene olan sorumlulukların, üniversiteye başladığında onlara daha fazla yük olamama kaygısı, materyalist ve baskıcı olan hayat düzeninde seni toplumda üst seviyelere taşıyacak bir meslek sahibi olma isteği gibi hisleri bile mumla arayacaksın demek gibi gelir.
Bu sebeplerden ötürü lise çağındaki bir genci sokakta durdurup ona gelecekle ilgili bir soru sorduğunuzda çoğunluğundan alacağınız cevap belki de gerçek hayalleri ile yakından uzaktan alakalı bile olmayacaktır. Daha çok onları etraflarındaki yetişkinlerin bahsettiği bu korkutucu gelecekten birazcık daha farklı bir yere götüren mesleklere sahip olmak isteyeceklerdir ve buna ulaşmak için de çok çalışmaları gerekmektedir.
Var olan eğitim sistemi, matematikte veya fizikte başarılı olanı, vicdanlı veya yardımsever biri olup olmadığına bakmaksızın doktor, aynı şekilde adaletli veya doğrucu olup olmadığına bakmaksızın avukat yapar. Matematik yapamayan bir öğrenci neden yapmak zorunda olduğunu sorgulayınca da ona sorgulamaya başlarsa işin içinden asla çıkamayacağı, bunu bir zorunluluk olduğunu ve yapması gerektiği söylenir.
” Bu adımlardan geçen, üniversite sınavına giren ilk kişi sen değilsin, abartma.” , ” Eleştirmek seni bir yere getirmez.” Evet ilk kez bunları yaşayan ben değilim ve evet ne kadar eleştirsem de konuşsam da yarın hiçbir şey değişmeyecek ama eleştirmek durumu fark etmiş olmayı gerektirir ve sistemi değiştirebilmek de fark etmiş olmayı.