Etik Kriterlerin Toplumda Önemi

Etik değerler insan toplumlarında önemli bir kriterdir. Ahlak, adalet, saygı, eşitlik, vicdan, erdem, suç, dürüstlük, iyi ve kötü gibi toplumsal alandaki bütün değer ve düşünceleri temel alan davranış bütünüdür. İnsanların bu ahlaki kriterlere bağlı kalması toplumun bağlarını güçlendirir ve düzen kazandırır. Bu kurallar yazılı halde bir yasa gibi saklanmasa bile her birey bu davranışların temelini toplumda yetiştikçe kazanır.

Bu değerlerin çoğu, dünya genelinde benzerlik göstermesine rağmen, farklılıklar da gözlemlenebilir. Örnek vermek gerekirse, dünyamızın doğu tarafında yer alan insanlar saygıya ve onura diğer toplumlardan çok daha fazla önem verir ve sosyal yapıları bunun üzerine kurulmuştur, buna karşın, daha çok batı tarafında yaşayan topluluklar genelde bu konuda daha esnektir. Bunun gibi farklılıkların ortaya çıkardığı bir problem vardır, evrensel etik algısının bölgeden bölgeye değişmesi. Mesela adalet kavramı üzerinden ilerleyelim. Mahkemeye çıkan bir birey, farklı toplumlarda doğru olmasa bile bölgesel etik algısı ve önyargılardan dolayı eşit ve adalet görmeden yargılanabilir. Ya da seyahat yapan turist veya kaşifler ziyaret ettikleri bölgelerde beklemedikleri muameleleri görebilir.

Immanuel Kant’ın “Hukukta, bir adam bir başkasının haklarını ihlal ettiğinde suçludur. Etikte sadece bunu yapmayı düşünüyorsa suçludur.”  Sözünden bahsedecek olursak bana göre etik dünyada daha genel bir kavram olsaydı bu insanların kültüre kıyasla doğru ve yanlış algısını değiştirirdi. Çünkü etik sizi eylemlerinize göre değil, kişiliğinize ve düşüncelerinize göre yargılar. Ama etik daha evrensel olsaydı doğru ve yanlış davranışlar toplumda daha kesin olacağı için bireyler nerede olursa olsun nasıl bir tavır takınması gerektiğini bilebilir ve ona göre hareket edebilirdi.

Bunların yanında, etik toplumun nasıl yaşayacağını da etkileyebilir. Mesela yasalar ve kurallar üzerinden tartışalım. Vatandaşların doğru ve yanlış ya da iyi ve kötü davranışlarının ölçüleri yasalarla belirlenir. Aslında etik kavramı da yazılı olmayan bir yasa olarak düşünülebilir. Bu yazılı olmayan kurallar da toplumun asıl kuralları olan yasaları etkileyebilir.

Sonuç olarak, benim fikrime göre evrensel etik dünyayı şu anki haline göre büyük bir farkla daha yaşanabilir hale getirirdi. Toplumlarda iyi, kötü, suç ve yasa kavramları daha net olurdu. İnsanların daha güvende ve mutluluk içinde yaşama ihtimali artardı. Çünkü, evrensel ahlakçılık dünyanın tamamını ilgilendiren değerleri konu edindiği için insanın bütün pratiklerini içerebilen yargılar ve doğrularla ilgilenir. Bu sayede de bireylerin doğruyu ve yanlışı ayırt etmesi daha kolay olur.

(Visited 181 times, 2 visits today)