Günümüz dünyasında akademik başarı bir insanın yaşamını yönlendiren en temel faktörlerden bir tanesi olarak değerlendirilebilir. Çünkü içinde bulunduğumuz ve belki de devirdiğimiz her gün de hizmet ettiğimiz bu sistem her şeyden önce akademik başarıya önem veriyor. Aslında insanların akademik başarıları onların bir bakımdan da hayat standartlarını belirliyor. Tabii ki bu demek değil ki akademik başarısı olmayan insanlar kötü standartlarda yaşıyor. Benim burada demek istediğim asıl şey eğer akademik başarınız varsa insanlar arasında çok rahat itibar kazanırsınız ve kolaylıkla büyük maddi gelirler elde edebilirsiniz. Gerçek bir akademik başarı bana bir insanın kimliği gibi geliyor çünkü gerçekten akademik bir başarı elde edebilmek için bir insanın kendini çok iyi tanıyor olup odaklandığı, ilgi alanı olarak seçtiği konuyu daraltıp belki de hayatının çok büyük bir dönemini onun üzerine zaman harcayarak geçirmesi sonucunda gerçek bir akademik başarı kazanılıyor. Yani kısacası çok emek isteyen ve sahip olununca birçok yönden fayda sağlayan bir faktör olduğuna inanıyorum. Şimdi asıl benim bu yazıda bahsetmek istediğim şey bu başarıyı elde edebilmek için gerekli alt yapıyı inşa etmemiz gereken yıllarda aile yapısının önemi ile ilgili olacak.
Akademik başarı gerçek anlamda ortaokulda başlayıp üniversite hayatının sonuna kadar bir öğrencinin sahip olmaya çalıştığı bir kavaram. Açıkçası Türkiye şartlarında bir insanın her şeyi olarak nitelendirilebilir. Bu kavrama sahip olabilmek için birçok insan hayatında birçok şeyden vazgeçebilmekte. Her aile çocuğunun mutlaka başarılı olduğunu ,ve bunun sonucunda mutlu olup güzel bir hayat sürdüğünü görmek ister. Benim etrafımdan gözlemlediğim kadarıyla bir ailede ikinci çocuklar çoğunlukla ilk çocuğa göre zıt oluyor. Bunu akademik açıdan söylemiyorum mesela biri çok sakinken diğeri çok daha aktif ya da biri çok düzenliyken diğeri çok dağınık gibi. Bu örneklerden en çok rastlanılan ise mesela küçük çocuk çok çalışkan ama büyük çocuk çok tembel gibi ya da tam tersi gibi duyumlar mutlaka almışsınızdır. Bu örnekler benim için doğanın kanunu gibi bir şey olmuş durumda. Yani daha birçok zıtlık sayılabilir.
Benim fikrime göre bir insanın akademik başarısı kardeş sayısı tarafından gayet rahat bir şekilde etkilenebilir. Hatta çoğunlukla olumsuz yönde etkilemektedir. Çünkü bazen kardeşlerden birinin herhangi bir problemi diğer çocukları da çok kötü etkileyebilmektedir. yani kardeşler birbirlerini çok rahat manipüle edebilirler bu isteyerek olan bir davranış modeli olmasa bile ailenin de tüm dikkati bir çocuğa yönelebilir bunun sonucunda diğer çocuk veya çocuklar okul hayatında daha başarısız olabilirler. Kardeş sayısının bireyin akademik başarısına katkısı olarak nitelendirebileceğimiz şöyle bir durum var o da birinin diğerine rehber olması. Yani onun yaptığı yanlışlara karşı daha bilinçli olunabilir ve diğer çocuk için geleceğine yön verirken nasıl bir yol izlemesi gerekeceği konusunda daha bilgili ve dikkatli olurlar. Bu dediğim olayda çok büyük olasılıkla rehber olan büyük çocuk onu kafasında olumlu ya da olumsuz bir model olarak algılayan çocukta sonra doğan çocuk olmaktadır.
Sonuç olarak benim bu yazıda söylemek istediğim asıl şey kalabalık ailelerde birçok insan yaşadığı için herkesin başka ve kendi için oldukça önemli problemleri olması kaçınılmaz bir durum. Ailelerin de zaten çoğunlukla en büyük dertleri çocuklarının problemleri olduğu için onların problemleri arasında bir denge tuttururken veya buna çabalarken aradaki bazı çocukların akademik başarısını pek önemseyemiyorlar. Bu da bir bireyin kapasitesini yeterince kullanamamasına neden oluyor. Yani daha doğrusu o çocuğa gerekli olan alan sağlanmamış oluyor. Ama her ne olursa olsun aile de akademik başarı açısından bir çevresel faktörden öte değil yani yine her şey bireyin kendisinde bitmektedir.