Birazdan anlatacağım olaylar gerçekleşmeden önce hayatımın sıkıcılığından şikayetçiydim ve bu yaşam stili 12 Temmuz 2019 gününe kadar devam etti. O günün sabahı uyanıp her şeyin değiştiğini fark edene kadar.
11 Temmuz 2019, 20.06
Akşam yemeğinden kalktığım gibi odama geçtim ve son birkaç haftadır izlediğim bir dizi olan “Outlander”ın yeni bir bölümünü açtım ve saatlerimi bilgisayarın başında çürütmeye başladım. Bu gece saat tam 23.54’te Ankara’nın belli bölgelerinden yıldız kayması görüleceği haberini almıştım, bu yüzden bugün için tek planım onu izleyip uyumaktı.
Yıldız kaymasının görüleceği saate yaklaşırken çatıya çıktım, tüm ailem uyumuştu ve uyanırlarsa bunun sonu benim için iyi olmayabilirdi, bu yüzden sesimi alçak tutmaya çalıştım. Çok bunalmıştım artık, bir şeylerin değişmesini istiyordum. Bu dileğimi gecenin karanlığıyla paylaşırken yıldızın kayışını gördüm ve göz yaşlarımı sildim. Birkaç dakika ardından odama geçtim ve içimde değişik bir mutlulukla uykuya daldım.
12 Temmuz 2019, 09.00
Sabah kulak tırmalayıcı bir sesle uyandım, alışık olduğum alarm sesi bu değildi. Kalktığımda telefonum yerine, ölüyü diriltircesine çalan bir çalar saat vardı. Hemen kalktım ve durdurdum, annem aldı diye düşündüm telefonumu. Mutfağa geçtim, anneme telefonumun nerede olduğunu soracaktım ancak mutfağa geçince bir afalladım, iki gün önce aldığımız televizyon ortalıklarda yoktu. Annem şaşkınlığımı görmüş olacak ki “Ne oldu tatlım?” diye sordu. “Televizyonumuz nereye gitti?” dedim. Annem akıl veremez bakışlarla bana baktı. “Neyimiz, yine sokaktan kedi mi getirdin yoksa, ismi ne Tilivizör mü?” diyerek gülmeye başladı. Anlam veremedim. Annemin elindeki gazeteyi aldım, ki annem asla gazete okumaz, tarihe baktım. Şahsen aklıma ilk gelen şey zamanda geri gittiğimdi ama tarih 12 Temmuz 2019’u gösteriyordu, saçma bir ihtimaldi zaten ama nasıl olurdu? Telefonum yoktu, bilgisayarım, televizyonum hiçbir şeyim yoktu.
Yaşananların şokunu atlatmaya çalışırken annem geldi odama bir anda. “Kızım yemek yapacağım bakkaldan alınması gereken birkaç şey var, alıp gelebilir misin?” dedi. “İnternet’ten niye söylemiyoruz?” diye sordum yaşananları unutarak. “Neyden?” dedi annem. “Yok bir şey hemen alıp geliyorum.” Evden çıkmadan ve kendime bunun rüya olduğuna inandırmıştım.
13 Temmuz 2019, 05.58
Dün akşam sıkıntıdan çok erken yatmıştım, bu yüzden güneş yeni doğarken kalkabildim ancak. Elimi yüzümü yıkadım ve odama geldiğimde hala bilgisayarım yerinde yoktu. “Galiba buna alışmalıyım artık.” diye geçirdim içimden ama dün günün yarısında şokta olmama rağmen günüm çok yavaş ve sıkıcı geçmişti bu yüzden bugün için de pek hevesli olduğum söylenemezdi.
Sabah sıkıntıdan kahvaltıyı ben hazırladım, annem bu duruma pek şaşkın gözüküyordu. “Kafana taş falan mı düştü senin?” diye sordu. “İçimden geldi.” diyerek cevap verdim. “İnşallah daha sık gelir içinden.” dedi, güldük babamla ben. Sofraya oturduğumuzda hiç bu kadar eğlenmemiştim bugüne kadar. Normalde ben telefonumdan dizi izler, annemler de sabah haberlerine bakarlardı televizyondan ama bu sefer sohbet ettik. Annem yeni gitmeye başladığı tango kursundan insanları çekiştirmeye, babam da bu sefer patronundan zam isteyeceğine dair annemle iddialaşmaya başladı. Kahvaltımız bittiğinde sofrayı toparladık hep beraber ve babam işe gitti.
Yürüyüşe çıktım, yapacak bir şey bulamayınca normalde sokakta kulaklıksız yürümeye alışkın değilimdir bu yüzden benim için biraz sıkıcıydı. Normalde telefon tamircisi olan yerde bir sahaf vardı. Hiç kitap okuyan biri değildim ama yine de bir bakınmak için girdim, bir kitabın kapağı çok ilgimi çekti. Almaktan ne zarar gelir diye sordum kendime, bu sorudan sonra kendimi çok haklı buldum ve aldım.
Eve gittiğimde kitabı anneme göstermek için can atıyordum. Anneme gösterdiğimde “Jules Verne, Ay’a Yolculuk. Eğer beğenirsen söyle ben de okuyayım.” dedi ve o gece Jules Verne’nin büyülü dünyası içinde kayboldum.