İnanç kültürden kültüre, yöreden yöreye, aileden aileye değişen bir şeydir. Din, batıl inançlar kişinin değiştirebileceği şeylerdir. Bir insan belirli bir yaşa kadar doğduğu ailenin değerleri ile büyüyor.
Bazı insanlar dinlerini körükörüne bağlıdır. İnanışlar İnsanları suç işlemekten alıkoymak için uydurulmuş tabirdir benim görüşümce. Bir insan dini gerektirdiği için suç işlemiyorsa bu insan iyi bir insan değildir. Din ve inanışlar insana nasıl ibadet ettiğine göre etkisini değiştirir. Bir insan eğer o inanış için her özelliğini değiştirip kendi isteklerini kısıtlıyorsa o onu köleleştirir. Öte yandan aynı insan eğer istediği gibi yaşamaya devam edip İnancının gerekliliklerini devam ettiriyorsa bence özgürleştirir onu. İnsan bence duyduklarıyla her şeye inanıp sorgulamayan canlı olöaya potansiyeline sahiptir. Aynı birer kukla gibi. Ülkemizin çoğluğu ne yazıkki birer kukla gibi. Dini ve inanışları kullanan insanlar hakkındaki gerçeği fark edemiyorlar bile. Modern köleliğin tanımı borç sebebiyle kölelik, zorla çalıştırılma, zorla evlendirilme, bir kadının eşi ya da eşinin ailesi veya kendi ailesi tarafınca para karşılığı yada değişik geleneksel ritüeller ekseninde bir başkasına devredilmesi, bir çocuğun ya bir karşılık karşılığında veya istismarına sebebiyet verecek herhangi bir alışverişe mevzu edilmesi şeklinde muhtelif şekillerle yapılmaya çalışılmıştır. Etraflıca düşündüğümüzde fark ediyoruz ki çoğu insan bu davranışları yapabilmek için dine sığınıyorlar. Bu insanların din ve inanışlarını etrafındakilere empoze etmeye çalışması bence toplumumuzu geri sürüklüyor. Çoğu inanış müritlerine kimseyi zorlamamasını emir etse de insanlar bunu hiçe sayıp etrafındakileri de köleleştiriyor. Din adamları ne derse onu uygulayan bir toplumdan en fazla ne bekleyebiliriz ki? Onlar inanışları uğruna köleleşmeyi Kabul etmiş bireylerken. “İnsanlık, tanrıları kendi yansımasından yaratırken yalnızca suretini değil, kendi yaşam tarzını da göz önünde tutar.” Aristoteles’in dediği gibi İnançlar insanları topluma ayak uydurmaya zorlamak için yaratılmış tabilerdir. Tanrı adına adanan onca masum aslında onları adayanlar için adanır. Kafir adını verip inanmayanlara ayrımcı tavırlar sergilemek hangi tanrının emri olabilir ki kendi yarattığını dışlamayı emretsin. Graham Greene’nin dediği gibi “Kâfirlik, düşünce özgürlüğü için kullanılan bir başka sözcüktür. ”
Zira çoğu inanış inananlarına düşünmemeyi emreder dolaylı yoldan.
Eğer bir insan körükörüne sorgulamadan bağlanıyor ise bunun davranışına diğerleri sorgulamalıdır. Eğer kimse sorgulamıyorsa Bu onların birer köle olduklarını belirtir. Düşünmeyen, sorgulamayan bireyler topluluğuna ancak bunu nasıl kullanabileceğini bilen liderler gelir.
Kuklalar ve Köleler Evreni Dünyamız
(Visited 26 times, 1 visits today)