Dünyada huzuru ve barışı sağlamak hiç kolay değil. Ki kolay olsaydı; savaşlar, açlık, işsizlik, yoksulluk gibi sorunlar olmazdı. Bu sorunların ortaya çıkmasının arkasında bir sürü neden var. Başlıca, bir ülkenin yönetim şekli, devletin başındaki insanlar ve izlediği politikalar birer neden olarak gösterilebilir. 3. Dünya ülkeleri, gelişmemiş ülkeler ve hala gelişmekte olan ülkelerde bu problemlerin görülme olasılığı, gelişmiş ülkelere göre bir hayli fazla. Dünyadaki tüm ülkeler aynı şekilde yönetilseydi, başlarında aynı görüşleri savunan devlet adamları olsaydı, büyük ihtimalle bu problemlerin yaşandığı ülke sayısı azalırdı. Peki ya bu devletlerin başında kendi uygun gördükleri şekilde ülkenin yönetimini şekillendiren insanlar hatta devlet denen bir şey olmasaydı, dünya nasıl bir yer olurdu?
Bu sorunun cevabı hakkında çok farklı görüşler ortaya konulabilir. İnsanlar tarih boyunca hep bir güç tarafından yönetilmeye, onun yasalarına göre yaşamaya alışmıştır. Dünya tarihinde birçok imparatorluk yıkılmış yerine yenileri kurulmuş, bazıları ise yıkılıp tekrar kurulmuştur. Belki de insanoğlu başında onun yaşam tarzını şekillendiren, onun için kurallar koyan bir insan olunca kendini daha güvenli hissediyordur. Devleti yöneten egemen güçler hiç olmasaydı, halk kendi kendini yönetebilir miydi? Hayır.
Her ne kadar şu anda dünya problemlerinin çoğu, sömürgeci devlet başkanları ve yanlış yönetim şekilleri yüzünden ortaya çıksa da, eğer bu egemen güçler hiç olmasaydı şu anki problemlerin 5-10 kat fazlasıyla boğuşuyor olurduk. İnsanlar belirli bir kural, belirli bir sistem olmadan yaşamaya çalışsaydı; dünyada her daim süren kaos, kavgalar ve muhtemelen hiç bitmeyecek savaşlar baş gösterirdi. Şu anda ülkelerde, işlenen tüm suçlar için belirli bir ceza ve işlenecek olanlar için bir caydırıcı sistem olmasına rağmen her gün binlerce insan suç işliyor. Bu toplulukların başında bir yönetici olmasaydı, halk tarafından kurallar konulsa bile, bu kurallar düzgün bir biçimde işlemezdi ve suç oranı muhtemelen şu an olduğundan çok daha fazla olurdu. Devletlerin yönetim şekillerinin neden olduğu açlık, savaş gibi sorunlar eğer yönetici bir güç olmasa, yok olmazdı. Muhtemelen açlık sorunu çok daha ciddi bir hal alırdı. İnsanlar birbirini sömürür, hırsızlık vakaları artardı. Savaşların sayısı artar hatta belki de hiç sonlanmazdı.
Sonuç olarak, ülkelerin başındaki yönetici güçler, ülkeyi yönetirken her ne kadar en etik, en adaletli ve doğru yolları izlemese de belirli bir düzeni sağlar. Toplumlar kendi kendini yönetebilir algısı ilk başta mantıklı gelse bile, objektif bir şekilde değerlendirilince halkın başında, halkın hareketlerini yöneten ve sınırlayan bir hükümet olması o toplumun huzur içinde yaşamasına katkı sağlar.