Bugünü yaşıyorsun şu an. Bu satırları okuduğun saniyelere asla geri dönemeyeceksin. Kızgın olduğun anlara, “Keşke bunu söyleseydim, keşke bunu da yapsaydım”lara asla geri dönemeyeceksin. Belki yarın son günün ama sen bundan habersiz; hakaretlerin, serzenişlerin, görevlerin, istemediklerin, zorunlukların altına eziliyorsun. Diğer herkes gibi mahkumsun yaşadığın hayata. Evet, belki sen seçmedin burada olmayı. Aileni, maddi durumunu, böyle bir zamanda doğmayı… hala daha bitmedi senin seçemediklerin, ne zaman öleceğin bile senin kararın olmayacak. Aslında istemese de sürekli bir şeyler senin yerine karar veriyor hayatına.
Başkalarının seni etkileyemeyeceği şeyler de yok değil. Doğduğunda, aciz ve masum olduğunda seçemediklerin ileride değiştiremeyeceğin şeyler değil. Belki çok daha fazla uğraşmalısın diğerlerine göre. Onların en baştan sahip olduğu ayrıcalıklar bir altın tepside sunulmuşken sen onları sonradan kazanmak için çalışacaksın. Yılacaksın, bazen kalacaksın da o yığıldığın yerde. Kalkıp yön değiştirmenin daha iyi olduğunu düşüneceksin. Hayatındaki bazı insanları çıkarıp omuzlarındaki yükleri o yıldığın yerde bırakacaksın ki kalkabilesin.
Hiçbir şey vazgeçilmez değil. Hele dünya için hiç değil. Ölmenin veya yaşamanın hiçbir anlamı yok kimse için. Öldüğünde dökülen birkaç gözyaşından ve zamanlar sonra anılardan, fotoğraflardan ibaret olacaksın diğer herkes gibi. O yüzden yalnızca kendin için yaşıyorsun, başka hiç kimse için değil. O tolere ettiklerinin insanlar için hiçbir anlamı yok aslında, içine gömdüklerin sonradan gün yüzüne çıkıyor ama. Sana zarar veriyor. Gereksiz yere değer verdiklerin de zaman kaybı ve olumsuzluklarla dolu ileride birkaç anlatılacak hikaye oluyor.
Bitecek bir gün her şey. Olumsuzluklara takılmak ne kadar kolaysa böyle bir dünyada her olayın olumlu tarafını görebilmek de bir o kadar zor. Yine de o da imkansız değil. Hayatın boyunca zaten zoru başarmak için uğraşıyorsun, neden bunun için de uğraşmayasın? İyi bir meslek için, refah içinde bir hayat için her şeyini verirken neden bütün bunları elde etmeye çalışırken mutlu olmayasın? Kendini senden daha kötü durumda olan insanlara acıyarak avutmaya çalışmak yerine en başından geldiğin yola bakarak en büyük iç huzur, iç mutluluk sağlanabilir aslında. Sonuçta amacına ulaşan kaç insan mutsuz olmuş ki bu dünyada? Bak etrafına, mutsuz olanlar amaçsızlar ya da istediklerine ulaşamayan ve vazgeçenler değil mi?
Şimdi seç tarafını, hangi taraftasın? Çünkü bir gün geldiğinde çok geç olacak her şey için. Ya şimdi ya hiç…