Özgürlük İnancına Bağlı Kalmak mıdır?

İnançlar yüzyıllardır hayatımızda yer alan, insanların üzerine savaşlar verdiğii, devletlerin yıkıldığı bir faktördür. Geçmişte birçok sıkıntı ve birçok savaş insanların din inançları, görüş farklılıkları yüzünden çıkmıştır. İnançlar bize atalarımızdan aktarılır; en azından geçmiş yıllarda böyleydi. Artık bazı insanlar aileleri ile fikir ve inanç ayrılığına düşebiliyor. Ve bu nedenle aile içerisinde sonu gelmeyen kavgalar ortaya çıkabiliyor. Bana kalırsa inançlar olmasa da olurdu. İnsanlar hayatının tek amacını inandığı dine uymak olduğunu düşünüyor. Bana göre kendi değerlerine göre hayatını yönetmek daha mantıklı. Örnek olarak saygın biri olmak benim için çok başarılı olmaktan bile önce gelen bir değerdir.

                                                                                                                                                                       İnançlar insanları kısıtlar, köleleştirir. Önceden var olduğu için ve toplumdaki çoğu birey o inancı savunduğu için sen de onu savunmalısın ve ona inanmalısın baskısı insan üzerindeki kısıtlama etkisidir. Bireyin o konudaki düşüncesi senden farklı ise senin onu yargılama ya da onu kendi savunduğun fikre yöneltme gibi bir amacın olmamalıdır. İnsan özgür bir varlıktır. Ülkemizde inanılan ve savunulan birden çok dini inanç vardır; Müslümanlık, Hristiyanlık, Ateizm, Yahudilik örnek verilebilir. Evet bu bizim inançlarımız konusunda özgür olduğumuzu gösterir ve evet istediğimiz görüşe inanma özgürlüğüne sahip olabiliriz. Fakat bizim gördüğümüz bu acımasız muameleler, sınıflandırmalar bizim özgürlüğümüzü engeller. İnsanlar fikrini belirtmekten korkar hale gelir çünkü etraftaki bireylerin vereceği tepki bizi korkutur.

Sınıflandırma bir ülkenin sonunu getirebilecek kadar kuvvetli bir tutumdur. Bizi birbirimizden ayıran inançlarımız değil sınıflandırmadır. Bu sadece din inançları ile kısıtlı değildir. Hayata bakış açılarımız, batıl inançlar da kapsamın içerisindedir. Batıl inançlar halk arasında tamamen arada kalmış olarak sayılabilir. Halkın yarısı batıl inançlara inanıp ona göre hareket ederken diğer yarısı inanmayıp inananlara karşı çıkabilir. Bu çok sık karşılaştığımız bir görüş farklılığıdır. Batıl inançlar konusunda  ‘’ Batıl inanış, zayıf kafaların dinidir.’’ Diyen Eflatun ve ona karşıt bir düşünce olan Joseph Joubert’ in söylediği ‘’Batıl inanç, inançlı ruhların yapabileceği tek dindir.’’ Sözleri batıl inançlar hakkında bakış açısı farklılıklarının olduğuna kanıt sunulabilir.

 

 

İnançların bize köleleştirmesinin en temel sebebi ise inandığımız şeylere kendimizi tamamen adamamız, o inancın gözümüzü hiç yapılmayacak şeyleri yapmamıza kadar etkileyecek karartmasıdır. İnsanlar o kadar bağlıdır ki bazı şeylere, hiç tahmin edemeyeceğiniz  durumlar sergiler. Bu bizi hem fiziki hem de ruhani açıdan köleleştirmektir. Çoğunluğun inandığı şeyin dışına çıkma özgürlüğüne sahip olmaya, korkmamaya ve kendi kararlarımızı kendimiz vermemize ihtiyacımız var. Kimse ondan istenen ve beklenen şeyi yapmakla yükümlü hissetmemelidir.

 

(Visited 90 times, 1 visits today)