Toplum olarak hepimiz birbirimizi büyük bir ölçüde etkilemekteyiz. Her birey diğerinin verdiği karara direkt ya da dolaylı yoldan bir şekilde etkisi oluyor. Herkes birbirine bağlı oluyor yani toplumlarda. Hepimiz bağlıyız ve bu da fikir alışverişinin oluşumuyla kendi fikirlerimizi ve verdiğimiz ya da vereceğimiz kararları büyük bir oranda etkilemiş oluyor.
Bana kalırsa kendi özel hayatımız sır gibi değil fakat gizli olmalıdır. Sonuçta söyleyiş bile “özel hayat” değil mi? Eğer biz başımıza gelen her şeyi, yaşadığımız bütün olayları dışarıya tamamen aktarırsak bu “özel hayatın” özel olan hiçbir yanı kalmamış olur. Her şey paylaşılmamalı bana sorarsanız. İnsanlara yeteri kadar bilgi vermek önemli tabii ki ama ondan azıcık bile fazlası kendimize zarara dönüşmüş oluyor. Zarara nasıl dönüştüğünü de şöyle anlatayım: Biz bütün hayallerimizi, zevkle yaptığımız işleri ve belki de planladığımız projelerimizi insanlara açık ediyoruz. Sonrasında, doğal olarak, bizim bu hayallerimizle kafası tam olarak uyuşmayanlar çıkabiliyor ve yaptıkları eleştiriler bizim bütün mıtivasyonumuzun kırılmasına, mutluluğumuzun düşmesine ve o severek yaptığımız şeyleri bırakmamıza bile gelebiliyor. “El alem ne der?” şeklinde düşünceler de bu noktada ortaya çıkmaya başlıyor işte. El alem der. Elin alemin asla diyecekleri bitmez; bu bilinir, bilinmesi lazımdır herkes tarafından. Umursamamayı ve çok fazla paylaşımcı olmamayı öğrenmek gerekiyor bu noktada sadece.
Diyelim ki insanlar söyledi söyleyeceklerini ve artık siz bu yapmayı sevdiğiniz şeyi yapmak istemiyorsunuz çünkü aldığınız kötü eleştirilerden dolayı moraliniz çok düştü. İşte o noktada kendinizi toplamayı öğrenmeli ve insanların dediklerinin aslında önemli olmadığını, her şeyin tamamen sizin ne düşündüğünüz ve hissettiğinizle ilgili olduğunu anlamaya başlamanız gerekiyor. İnsanlar ne derse desin eğer sizin içinizden gelen büyük bir zevk ve sevgiyle yaptığınız bi şey ise o iş, siz o işi -yorumları duymazdan gelerek- yapmaya devam etmeli ve kendinizin iyiliğinin her şeyden önce geldiğini anlamalı ve bunu kafanıza kazımalısınız.
Kendimden örnek vermem gerekirse; benim çok yakın bir arkadaşım küçüklüğünden beri dans etmeye karşı büyük bir sevgi besliyordu. Bu dans serüveni üzücü bir şekilde bitmiş oldu. Ailesinin işleri dolayısıyla taşındılar ve yeni yaşadıkları yerde insanlar sanata karşı önyargılıydı. Bu arkadaşım dans etmesine karşı o kadar çok saçma sapan şey duydu ki artık kendisi de dansa karşı farklı bir şekilde bakmaya başladı. Resmen manipüle edilmiş oldu. Eğer söylenilenler kulak asmayıp kendi bildiği şekilde dwvam etmiş olsaydı şu an bir dansçı çok daha iyi bir pozisyonda olabilirdi fakat artık asla bilemeyiz çünkü dans etmeyi bıraktı ve öyle yaptığı için de çok pişman.
Siz siz olun insanların dediklerini dinlemeyin ve kendi bildiğiniz gibi yapmak istediklerinizi yapın. Sizin hayatınızı başkasının istediği gibi yaşamanın hiçbir anlamı yok. Kendi hayatınızı kendiniz yaşamayı öğrenmelisiniz ancak o zaman tamamen mutlu olabilirsiniz.