Bir tatil günü Kaliforniya’ya doğru giderken yolda durmuştuk. Ben de telefonuma baktım ve 6.199 metrelik bir roket gördüm. Bu roket ilgimi çok çekmişti. Roketin yanına kendi oyuncak roketimi koyup karşılaştırdım, her şeyi benim oyuncağımla aynı idi.
Sonra tekrar hareket ettik. O sırada arkadaşım Deniz bana bir mesaj gönderdi. Mesajda şöyle yazıyordu ” Yeni yapılan roketle sen, ben ve Neil Armstrong aya gideceğiz ”. Birisi bana böyle bir şey olacağını söyleseydi, imkansız derdim. Ve dedim de… Sonraki hafta rokete binip aya gitmek için son hazırlıkları yaptık. Ben imkansız demiştim ama gerçekleşmişti, ertesi gün rokete binip aya doğru uçmaya başladık. Oraya vardığımızda ilk işim dünyaya varınca araştırıp incelemek için taş toplamak oldu. Aya gittiğimizde yanımızda götürdüğümüz terziye bayrağımızı diktirdik ve bayrağı kendi elimizle diktik(taktık).
Dönüş yolu da gidiş kadar heyecanlı idi. Dünyaya geldiğimizde herkes etrafımıza toplanıp, fotoğrafımızı çekti ve sorular sordular. Bu da Deniz’le benim çok hoşumuza gitti.