Gezegenimizin bir gemi olduğu metaforunu çokça duymuşsunuzdur. Bu geminin her geçen gün batmaya daha da yakınlaştığı ve aldığı su miktarının arttığını hepimiz biliyoruz. Peki biz zaten bu gemiye zarar verirken bir de bu geminin tayfasının sayısı, taşıdığı yük artarsa ne olur? Kesinlikle daha hızlı batar. Durum bu şekildeyken yaralı gemimiz ne kadar süre dayanabilir? Gelin inceleyelim.
Şu an topraklarımızda yedi milyar sekiz yüz milyon kişi yaşıyor. Bu sayı iki bin yirmi üç yılına kadar iki yüz milyon artarak sekiz milyara ulaşacak. İnsan popülasyonu artsa bile insanların kullandığı kaynaklar artmıyor. Şu an bile iki milyar beş yüz bin insan günlük iki doların altında para kazanıyor. Saatlik değil günlük, aylık altmış dolardan daha az. Bir dolardan daha az para kazanan ise bir milyar kişi var. Aylık otuz dolar ve altı ile geçimini sağlamaya çalışan insanlar. Daha etkili bir şekilde anlaşılması için şöyle söyleyeyim, otuz dolar bu yazıyı yazdığım kura göre dört yüz Türk Lirası ediyor. Tabii ki her ülkenin ürünlerini fiyatları aynı değil fakat bu miktarın imkansızlığını değiştirmiyor. Ayrıca bu bahsettiğim kısım azınlık değil, her iki kişiden biri bu miktarlara dahil. Dünyamız şu an bile bu durumdayken her geçen gün artan insan sayısı nasıl bu topraklarda yaşayacak. Bu popülasyonun gezegenin topraklarına, bitkilerine, hayvanlarına, atmosferine ve diğer değerlerine verdiği zararı eklemiyorum bile. Dünyada ortalama doğum hızı iki virgül dört olarak gerçekleşirken bu hızla nüfusun iki bin yirmi üçte sekiz milyarı, iki bin otuz sekizde dokuz milyarı, iki bin elli altıda ise on milyarı geçmesi bekleniyor. Belki bizim neslimiz oluşacak bu sorunlar ile çok karşılaşmayacak fakat bizim soyumuzu devam ettirecek yaşamlar? Şu anki teknolojimiz ile yakın zamanlarda kendi topraklarımız dışında bir yeri habitatlaştıramayacağımızı öngörmek çok zor değil. Bunu ülke bazına çekecek olursak Dünya nüfusunun yüzde kırkını ABD, Çin ve Hindistan karşılıyor. Peki bu nüfus fazlalığı ülkelere nasıl etki ediyor ve ülkeler bu probleme karşı herhangi bir önlem alıyor mu? Kesinlikle kötü etkiliyor diyebiliriz. Daha fazla nüfus daha fazla çalışan anlamına geliyor olsa da bunun dengesi bir yerden sonra bozuluyor. Şu anda çok fazla nüfusu olan ülkeler bir yirmi yıl geçtikten sonra çok değerlenmiş olacaklar, insan gücünün artımı tabii ki önemli. Maalesef bu o ülkelerde insanların yaşamlarını iyi geçirdiğine işaret etmiyor. Alan yetersizliği, fakirlik, erişimsizlik gibi problemler ile kararan gözlerin sayısı kesinlikle az değil. Sayfanın diğer tarafından baktığımızda ise az nüfusun da çok iyi olmadığı bariz. Az popülasyon çok popülasyondan daha iyi olsa da kendisi de bazı sorunları beraberinde getiriyor. Bir nüfusun az olması veya çok olmasını sayıya bakarak söylememiz de yanlış, her ülkenin kendi sistemleri ve coğrafya içerisinde dengede olan bir oranı vardır. Sonuçta ABD için dört yüz milyon uygun bir nüfus iken bunu herhangi bir Avrupa ülkesi için belirtemeyiz.
Madem insan çokluğu bu kadar büyük bir problem ve bu daha buzdağının üst tarafı, bu konuda bir şeyler yapamaz mıyız? Siz bir insan olarak sadece kendi ailenizdeki çocuk sayısını kontrol altına alabilir, belki etrafınıza bu fikirleri yayabilirsiniz. Devletlerin çoğunun bu konuda uyguladığı bazı politik adımlar hali hazırda bulunuyor. Örneğin Çin’in çocuk politikası oldukça bilinen bir karar. Bu gibi seçimler dışında bu konuda cezamızı çekmekten başka bir şey var gibi durmuyor, mekiklerimize atlayıp kızıl gezegene kaçmak dışında.