Bazen yaşanan hayat yansıtılandan çok farklı olabiliyor. Gülücüklerin havada uçuştuğu rengarenk bir hayat yaşamak kim istemez ki? Gerçekler çok vurdumduymaz ve acı olabiliyor. Geçmiş diye adlandırdığımız kavram göz yaşlarının dostu, tebessümün düşmanı olabiliyor.
Hayat geçmişi tolere etmek için çok kısa. Hunharcasına dağıtmak, içinden geldiğince çığlık atmak daima insanlar tarafından kısıtlanan bir ihtiyaç. En karanlık hissettiğin zamanlarda bile ışığı yakmak, hayatın gerçekleri, enleri ve sessizliği altında boğulurken yaşam mücadelesi vermektir hayat. Aynı gökyüzü altında kuş gibi sağa sola savrulurken avlanmaktır. Uzaklara dalıp gittiğinde düşüncelerle baş başa kalmaktır. Sosyal, asosyal ayrımı yapmamaktır. Hayat denilen bataklıkta kendini özgür bırakmaktır. Ancak o zaman varoluş sebebimizi anlar ve mutluluğa yelken açarız. Bu yolculukta dev dalgalar, anaforlar mutlaka olacaktır. Önemli olan bu fırtınadan sağ çıkabilmektir. Biraz su yutmuş olsak da aldığımız nefes hayata döndürür bizi.
Yaşadığımız her anın pişmanlıkları ve zaferleri olacaktır. Bu noktada yapmamız gereken şey geçmişe bakmak değil anı yaşayıp, geleceğe umutlanmaktır.
DURU KÜÇÜK 6A