Bir gün ben dışarı çıktım. Biraz gezdim. Restorana gittim. Bazı işlerimi hallettim. Bir sokağın önünden geçiyordum fakat bu sokak diğerleri gibi aydınlık değildi. Karanlık bir sokak olmaması gerekiyordu bu civarlarda. Arabamı park ettim. İlk önce sokağa bir baktım, kapkaranlık. Ardından evlere baktım, tek bir evde bile ışık yanmıyordu. Arabadan bir süre inmedim. Bu sürede kendimle tartıştıktan sonra merakıma yenik düştüm. Cesaretimi topladım ve arabadan indim. Bir yerden çığlık sesi geliyordu. Ardından kendi kendime “Bütün dünya sessizliğe büründü. Bu yardım çığlığını bir tek ben mi duyuyorum” dedim. Ben bir karar vermek zorundaydım. Önümde iki seçenek vardı. Birincisi arabaya binip buradan uzaklaşmak, ikincisi ise bu yardım çığlığının geldiği yere bakmaktı. Ben tüm cesaretimi toplayıp ikinci seçeneği seçmeye karar verdim. Çığlık sesinin geldiği yöne doğru ilerlemeye başladım. Elimde resmen el feneriyle dolaşıyordum. Çok riskli olacaktı fakat yapacaktım. Hiçbir kişi yoktu. Eve girdiğimde anladım ki burası terk edilmiş bir sokakmış. Çığlık sesi de burada maalesef ölüme terkedilen bir köpekten geliyormuş. Köpekle birlikte arabaya bindik ve ben ilk iş olarak onu veterinere götürdüm. Ardından ben bu köpeği sahiplendim ve ikimiz de aynı evde mutlu mesut bir hayat sürdük.
Yardım Çığlığı
(Visited 103 times, 1 visits today)