Merhaba, benim adım Tarçın Sarman Kıllıgöbek! Köyümde, Eylül’ün dedesinin evinde yaşıyorum. Her gün kase kase mamayı mideye indiririm. Üstelik, eğlence olmadan yaşayamam ben. Her gün diğer kedilerle oyun oynarım. Evet, kendimi tanıttım. İşte şimdi de bugün geçirdiğim bir günü anlatacağım.
Pembe, yumuşacık, sıcak ve bir o kadar da şirin yastığımda gözlerimi açtım. Mreev… Mamam önümde duruyordu. Enfesss! Katur kutur yedim. Sonra dışarı çıkıp arkadaşlarımla KUYRUK KOVALAMACA oynadık. Oynadık, oynadık, oynadık veee mama vakti! Yerken başka bir kedi mamama geldi. Mriiyaaavv! Hemen üzerine atladım. Neyse, affedeyim bari, bıraktım. Paylaştım, sonra Eylül’ ün anneannesi geldi ve yürüyüşe çıktık. Etraf buz kesiyordu. Brrrr… Çok şükür tüylerim var. Buna rağmen mis gibi temiz hava kokusu vardı. Etrafta pamuktan bir örtü gibi kar taneleri vardı.
Böyle diye diye yürürken yürüyüşümüz bitti. Eve girip o bahsettiğim mükemmel ötesi yastığıma uzandım. Uyudummm… Kaç saat oldu bilmiyorum. Uyandığımda televizyon açıktı ve Eylül’ün anneannesi onu izliyordu. Eylül’ ün dedesi nasılsa o gürültüyle gazete bulmacası çözüyordu. Masadaki atıştırmalıklardan bir tane kapıp yedim. Çook sıkılmıştım. Hiçbiri benimle ilgilenmiyordu. Pöff! Aman ya, ben de dışarı çıkıp diğer sokak kedileriyle oynadım. Ayy, yukarı tükürsen bıyık aşağı tükürsen sakal! Oyun oynasam yoruluyorum, evde kalsam fırının önündeki balık dondurması gibi sıkıntıdan eriyip gidiyorum. Onlara veda edip eve girdim. Oradaki televizyon sesiyle zar zor uyudum. Sonrasını da bilirsiniz işte… Her kedi rüyasında kendisini fare kafalı bir balığı kovalarken görür.
Evet, böylece koskoca bir 24 saat bitti… Kendinize iyi bakın!