SANATIN ÜLKEMİZDEKİ DEĞERİ

Sanat, bir duyguyu yaşayan insanın, o duyguyu bilerek ve isteyerek başkalarına aktarma olayıdır. Bu Bernard Shaw’ın deyişiyle Çok basit bir gerçektir: “Sanata gerçekten âşina insan, kendini yalnızca sanatkârın sesinde bulur.”En genel ve en yaygın sanat tanımı, sanatın maddî bir faydayı değil, insanlara haz vermeyi amaçlayan özel bir faaliyet olduğudur. Haz, insan ruhunu yüceltir ve yükseltir.Sanat, bizde en derin varlık bilinciyle en yüce duyguları ve en asil düşünceleri uyandıran, makul ve bilinçli bir yaşamın ifade edilmesidir. Sanat, insanı kişisel yaşam düzeyinden evrensel yaşam düzeyine taşır; insanın sadece aynı düşünce ve inançlara katılımını sağlayarak değil, aynı zamanda duygulardaki benzerlik yönüyle de…

Ülkemizde genel eğitim üzerinde sanat eğitiminin durumunun dışında sanat eğitimine karı olumsuz yaklaşımlar vardır. Bunlar; Sanat eğitimcilerinin denetlenmesi, okullların fiziki koşulları, sanat eğitimcisi yetiştiren kurumlardan kaynaklanan sorunlar, sanat eğitimi ders saatleri sorunları, müfredat sorunları,eğitim sisteminden kaynaklanan sorunlar, öğretmen ve öğrenciden kaynaklanan sorunlar, okul idaresinden kaynaklanan sorunlar ve sosyo-kültürel çevreden kaynaklanan sorunlar olarak sıralanabilir. Sanat eğitimin gerekliliğine dair tüm geçerli sebeplere rağmen ülkemizde ilk ve orta öğretim kurumlarında henüz sanat eğitiminin gerekliliğine inanmayanlar tarafından hazırlanan eğtim programları uygulanmaktadır Yeni eğitim-öğretim programlarının bir bölümünün çağın gereksinimlerine cevap vermediği söylenebilir.Hazırlanan programlarda öngörülen konuların uygulama alanlarının okullarda olmadığı görülmekte ve programları çelişmektedir. Müfredat programları öğrencilerin ilgi ve yeteneklerine göre hazırlanmalıdır. Okullardaki fiziki şartlarla eğitim-öğretim programları birbiriyle ilişkilidir. Okullarda atölyeler olmadığı için sınıf ortamlarında ders gereği gibi yapılamamaktadır. Okul idarecilerinin atölye sorununu çözmesi görsel sanatlar dersine olan ilginin artabilmesi için önemlidir. Sanat eğitimin genel eğitim içinde hak etttiği yeri alamaması öğrencilerin yaşamlarını sınavlara yönelik olarak sürdürmek zorunda kalması, programların güncellenmemesi, program hazırlayıcıların gerekli hazır bulunuşluk düzeyine sahip olmaması ve haftalık ders saatlerinin az oluşu önemli sorunlar arasında yer almakta ve durum derse olan ilgiyi de azaltabilmektedir. Öğrencilerin derse olan ilgisizliği, üniversite sınavlarında sanat eğitimi ile ilgili soru olmayışı, hazırlık aşamasında bu dersin gereksizliğini ortaya koyarak ilgiyi azaltabilmektedir. Gelişmiş ülkelerde sanat eğitimi aileden başlayan, okul öncesi ve temel eğitim kurumları programlarında yerini aldığı halde ülkemizde gereken önem verilmemektedir. Millli Eğitim Bakanlığı yetkilileri, okul yöneticileri, öğretmenler, öğrenci velileri ve öğrencilerin sanat eğitimi derslerine karşı olan yaklaşımları ve ilgileri yeterli değil.Sanat eğitimciliğini seçen adayların YGS’ den (Yükseköğretime geçiş sınavı) aldıkları taban puanların aşağı çekilmesi ve özel yetenek sınavlarına giren öğrencilerin kısa süreli kurslarla sınavları geçmesi, nitelikli öğretmen adaylarının alanı tercih etmeyişi eğitim öğretimde sorun oluşturabilmektedir. Öte yandan sanat eğitimcilerinin bilgi ve donanımlarının denetlenmiyor oluşu da önemli bir sorundur. Bu alanda denetim için yetişmiş müfettişler olmalıdır. Fakat eğitimi katmazsak yani genel olarak ülkenin sanata verdiği değer çok yüksek. Özellikle 2011 yılında SALT’ın açılmasıyla hızlı bir ivme kazanan İstanbul çağdaş sanat ortamı, uluslararası ilginin de artmasıyla giderek hareketleniyor. Şu an İstanbul’da Beyoğlu’ndan Tophane’ye, Karaköy’den Kadıköy’e şehrin birçok yerine yayılmış sanat galerilerine rastlamak mümkün. Sanatçıların yaşamak için tercih etttiği yerlerin başında genelde Beyoğlu ve çevresi gelse de son zamanlarda art arda açılan sanat atölyeleri ve galerileriyle Yeldeğirmeni de bir hayli popüler. Yakın tarihte şehre dalga dalga yayılacak en önemli etkinliklerden biri ise sonbaharda gerçekleşecek olan 14. İstanbul Bienali.

Bence Türkiye’de sanata verilen değer her ne kadar yüksek olsa da, bir öğrenciye derse yönelmek dışında bir seçenek maalesef ki verilmiyor. Oysa ki her insanın ilgi alanları ve sevdiği şeyler birbirinden farklıdır. Umarım ülkemiz bu konuda kendini geliştirir ve herkese her konuda eşit şartlarda imkan verir.

(Visited 42 times, 1 visits today)