Geçmişin sanatını incelemek bize insanların kendilerini ve dünyalarını nasıl gördüklerini ve bunu başkalarına nasıl göstermek istediklerini öğretir. Sanat tarihi, insani geçmişimizi ve günümüzle olan ilişkisini anlamamız için bir araç sağlar, çünkü sanat yapma eylemi insanlığın en yaygın faaliyetlerinden biridir. Ülkemizde maalesef ki insanların gelecekte sahip olacağı mesleğe ve üniversitede alacağı eğitime dair önyargıları bulunmakta. Velilerin büyük bir kısmı çocuklarının doktor, mühendis gibi “önemli” meslek sahibi olabilmesi için yönlendiriyor. Sanat dalında ilerlemeye çalışan öğrenciler ise aileleri tarafından bastırılıyor.
Bir ülkede sanatın gelişmesinde en önemli faktör okullarda verilen eğitimdir. Benim açımdan ülkemizde sanatla ilgili hem okullarda hem de sosyal hayatta yeterli çalışma yok. Sanatın birçok dalı vardır ancak okullarda yeterli şartlar sağlanamadığından sanat dalları sadece müzik ve resimdir. Ama ne yazık ki çoğu okulda bunlara bile gereken önem verilmemekte ve öğrenciler için “gereksiz dersler” olarak görülmektedir. Sanırım öğrencilere sevdikleri sanat dalını bulma şansı vermediğimiz için. Peki bu durum nasıl önlenebilir?
Okullardaki eğitim seçenekleri artırılabilir. Ebru denilen sanat, kilden heykel vb. seçenekler eklenebilir ve başarıyı yenebilecek deneyler yapılabilir. Yine de, temel ihtiyaçlar olmadan sağlanacak bu egzersizi yapmaya başlamazsınız. Girebilecekleri ortamlar sistem tarafından tasarlanır. Sanat atölyeleri ve müzik sınıflarının donatılması.Sadece dünya çapında değil, sanatta da yer kaplar. İnsanlar nerede resim yapıyorsa, bir mağazada oynuyorlar, ellerinde resimle büyüyorlar, bir opera dinliyorlar ve bir şekilde bir tiyatro yetiştirmek için tasarlandı.Okumayı öğrenmek için önce doğru olmalı, uygun değil. Peki nedir bu elverişli koşullar? Bunlar uygun araçlardır: eğitim için bir öğretmen ve materyal. Çalıştay ve öğretmenler tarafından yönlendirilebilecek gelen ve giden kişilerden cüzi bir ücret alınabilir. Bu tür kurslar mevcuttur. Ancak bu kurslar ve tercihler artırılabilir ve halka genişletilebilir.
Bu durum ülkemizde sanatın gelişmemesi ve hor görülmesi ile de alakalı. İnsanlar sanat ile ilgilenmediği için sanatçıyı da küçümsüyor. Bu uzun vaadede bir kısır döngü oluşturuyor ve sanata da sanatçıya da olan saygı gittikçe azalıyor. Bu problem ülkemizi derinden ve direkt olarak etkileyen bir problem. Ülkede kültür, sanat ve müzik faaliyetleri giderek azalmakta. Peki bu durumu çözmek için neler yapabiliriz? Bana sorarsanız eğer, atılması gerken ilk adım sanata ve sanatçıya olan önyargıyı yıkma yönündedir. İnsanlar sanata daha sıcak bakmaya başladıkça, sanatçı yetiştirme ihtiyacı da artar. İnsanların sanata daha sıcak bakabilmesi için de sanatı insanların günlük hayatına sokmamız gerekli. Bunu yapmanın da yollarından biri de devlet tarafından düzenlenilecek ücretsiz konserler, tiyatrolar, sergiler ve etkinlikler. İnsanlar sanat ile iç içe olmadığı için yeni bir deneyime para vermeye razı değil henüz.
Ancak ülkedeki sanat zenginliği sadece eğitim vererek elde edilemez. Sanatçıya ve sanatına değer vermek gerekir. Sergi, tiyatro, opera gibi mekanları çoğaltarak değerimizi gösterebiliriz. Bu tür yerler insanların gerçek sanatı görebilecekleri ve insanlarda kültürel zenginliği artırabilecekleri yerlerdir. Doğru eğitim verildiği ve uygun koşullar sağlandığı sürece herkes sanat yapabilir. Doğru anlatıldığı sürece sanatı herkes anlayabilir. Bu, biz vatandaşların elinde…