Merhaba, benim adım Erdem. Kadıköy’de yaşıyorum. Hayatım bu güne kadar güzel ve zevkli gidiyordu, ama ben daha çocukken yaptığım bir şeyin, bu günlere böyle bir etki edeceği aklımın ucundan bile geçmezdi. Benim küçüklüğümden beri bu sokaklarda oynanan bir fal oyunu var. Adı ise Kavşakların Fal Oyunu. Söylentiler diyor ki; bu sokaktaki kavşağa gidip, orada yaşayan ruha geleceğin hakkında bir soru sorabilirsin. Ancak orada yaşayan Ruh, genellikle negatif cevaplar verdiği için soruları soran kişiler 3 gün içinde talihsiz bir şekilde hayatını kaybeder. Bunu herkesin bilmesine rağmen oraya halen bir sürü insanın gitmesine şaşmıyorum, çünkü nadiren olsa da Ruh’un verdiği pozitif yanıtlar yüzünden 3 gün içinde şansı inanılmaz bir şekilde artan insanlar da var.
Ben tam 7 yaşındayken, Kavşakların Fal Oyunu’nun ne olduğunu henüz bilmiyordum, ve de arkadaşlarımla oyun oynamak için o sokağı seçmiştim. Ne var ki, orası çok sisli ve karanlık bir sokak olduğu için, göz gözü görmüyordu. Bu yüzden de gözümü açıp kapayıncaya kadar arkadaşlarımı sisin içinde kaybetmiştim. Üzgün ve ağlamaklı bir tavırla kaybettiğim arkadaşlarımı arıyordum ki, önüme hamile bir kadın çıktı. Kadın üzgün duruyordu, aynı zamanda hasta görünüyordu ve de çok zayıftı. Bana şöyle bir soru sordu: “Ah, saf ruh! Temiz ve de has ruh! Söyle bana, kocam bu bebeği doğurmama izin verecek mi?” Ben de, o zamanki üzüntümle, ve de tedirginlikle: “Hayır!” diye bağırıp kadının yanından koşarak uzaklaşmıştım. O zamanlar ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Ancak bu, yarın açıklanan haberlerle birlikte değişmişti. Haberlerde, benim dün konuşmuş olduğum kadının, arka sokaklardaki ruhun ona negatif bir cevap vermesiyle, hamile kadının kendi canını almasıydı.
O günden beri, o oyunun oynandığı sokaktan olduğunca az geçmeye özen gösteriyorum. Şu an 16 yaşındayım. Ancak bunca şeye rağmen, insanların bu saçma oyun yüzünden ölmesini kabul edemiyorum. Her o oyunun oynandığı sokağa giden bir insan görünce, onları oraya gitmekten vazgeçirmek için elimden geleni yapıyorum. Yalnız, bu alışkanlığım gün geçtikte çığırından çıkıyor, artık kibarlıktan çok bir takıntı haline geliyordu. Artık tüm gün o sokağın başında beklemeye başlamıştım, çok zayıflamıştım, ve de uykusuzdum. İnsanlar artık beni “Ölü Adam” diye tanımaya başlamıştı. Bunun nedeni ise, o hamile kadının ölümünden sorumlu olmam ve de tüm gün sokağın başında beklememdendi. Benim hakkımda bir çok söylenti ortaya çıkmıştı; bazıları benim ölü bir ruh olduğumu, bazıları da benim Kavşaklardaki Fal Oyunu’nu yöneten Ruh olduğumu söylüyordu. Ancak bunlar beni rahatsız etmiyor, sadece insanlara yardım etmem için daha fazla motive ediyordu.
Günler haftaları, haftalar da ayları kovaladı. “Ölü Adam” takma ismini almamın üstünden 6 ay geçmişti. O gece, yağmurlu olmasına rağmen yine sokağın başında birilerinin gelmesini bekliyordum ki, bu sefer beklenmedik bir misafir geldi. Kendisi, Kavşakların Fal Oyunu’nu yöneten Ruh’dan başka biri değildi. 6 aydır burada olmama rağmen, bu o Ruh’u gördüğüm ilk seferimdi. Kendisi, ortalama bir uzun insandan daha uzundu, siyah bir kıyafet giyiyordu ve de siyah saçları vardı. Bunun kader olduğunu düşünerek, artık bu Kavşakların Fal Oyunu’ndan kurtulmak için, onun canını almayı denedim. Bu yaratığın canını nasıl alabileceğim hakkında hiç bir fikrim yoktu, o yüzden ilk olarak üstüne atlamayı denedim. Ancak onun bir ruh olduğu aklımdan çıkmıştı, ve de ona dokunamıyordum bile. Ruh, bu hareketimin üstüne yüzünü ekşitmiş, ve de ortadan kaybolmuştu. Neler olduğunu anlayamamıştım, ama onu elimden kaçırdığım için de üzülmüştüm. O gece meraktan sokağın başında sabaha kadar kalmıştım.
Ertesi gün uyandığımda, kendimi sokağın başında değil, içinde buldum. Korkmuştum, buraya nasıl geldiğim hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Ayağa kalktığımda, boyumun normalden daha uzun olduğunu fark ettim, üstüme baktım ve de beyaz bir kıyafet giyiyordum. Halüsinasyon gördüğümü düşündüm. Bu yüzden dünkü yağmurdan kalan, bulabildiğim en yakın su birikintisine gidip kendime baktım. Telaşlı bir tavırla: “Bu ben miyim..?” diye sordum kendi kendime. Görünüşüm aynı Kavşakların Fal Oyunu’nu yöneten Ruh’a benziyordu, aramızdaki tek fark benim kıyafetimin beyaz olmasıydı. Ancak bunu bir talihsizlik olarak görmek yerine, artık insanlar bu sokağa geldiğinde, onlara diğer Ruh’un tersine pozitif bir dönüş yapıp herkesi mutlu etmeye karar verdim.
Aradan 4 ay geçmişti. Ne ben eski halime dönmüştüm, ne de eski Ruh’u bu sokaklarda tekrardan gören olmuştu. Bu halimle mutluydum, ancak bu oyunun nereye kadar devam edeceğini merak ediyordum.