Hiç kendinize eğer bir zaman makinem olsaydı nereye giderdim diye sordunuz mu? İnanın ben pek çok kez sordum ve bu yazıda gitmek istediğim birkaç zamana gideceğim.
İlk olarak Fatih Sultan Mehmet’in gemileri karadan yürüttüğü zamana giderdim ve gemileri karadan yürüttüğü güzergahta bir tepe veya bir yükselti bulur oraya oturur ve yüzlerce yiğit Osmanlı askerinin terler içinde o gemileri çekme anını izlerdim.
İkinci olarak 1969 yılında Ay’a fırlatılan Apollo-11 isimli uzay mekiğinin fırlatılmasına giderdim. Orada roketin fırlatıldığını izleyebileceğim oturma yerlerinden birine oturur ve o zamandan biri kolumdaki maske için beni uyarana kadar yüzümde bir gülümseme ve koluma takılı bir maske ile orada oturur ve o tarihe ana tanıklık ederdim. Tabii tüm bunlar yaşanırken iki tane siyah takım elbise giyen adam aramayı unutmam.
Üçüncü olarak 30 Nisan 1945’te Berlin’de bulunan Führerbunker -Führer’in sığınağı- isimli yer altı sığınağına gider ve orta büyüklükte içinde sadece bir şömine, bir koltuk ve bir halı bulunan orta büyüklükteki odaya girer ve sağına baktığında ondan başka kimse daha iyi bakamayacağı için zehirlediği ölü bir köpek önüne baktığında ise garip bıyıklı elinde silah olan bir adam var. Birkaç dakika içinde bu adamın elindeki silahı kafasına dayayıp kendini öldürdüğüne tanıklık edeceksin ve böylece Dünya’yı en çok kana bulayan isimlerden biri olan Adolf Hitler’in ölümüne tanıklık ediyorsun.
Dördüncü olarak yıllarca filmleriyle hepimizi kahkahaya boğmuş ve ne zaman anılsa yüzümüzde gülümseme oluşturan Kemal Sunal’ın öldüğü 3 Temmuz 2000 yılına gitmek isterdim. Öncellikle bunu anlatmadan önce Kemal Sunal’ın inanılmaz bir uçak korkusu vardı ve asla uçağa binmezdi hatta gördüğü kalp tedavisi için bile Almanya’ya arabayla gider sonra yine arabayla dönerdi. Konuya dönecek olursak Kemal Sunal, oğlu Ali Sunal ve biri daha bir film çekimine gitmek için uçağa biniyor fakat zaten kalp problemleri olan Kemal Sunal daha uçak kalkmadan çok heyecanlanan Kemal Sunal uçağın orta kısımlarında koridorda yere yığılıyor ve orada yapılan her müdahaleye karşın kurtarılamıyor ve yıllarca yüzümüzü güldüren Kemal Sunal bindiği ilk ve tek uçak daha havalanmadan orada ölüyor.
Beşinci olarak 29 Ekim 1933 yılına Atatürk’ün aklımıza kazınan o sözlerini dinlemek isterdim. Tüm bu kalabalık gururlu bir şekilde Atatürk’ün sesini yırtarak o mikrofonlara bağırması ve konuşmasını bitirdiğinde herkesin alkışları ve ıslıkları ile birlikte kulakları çınlatması kesinlikle bu anı yaşamak isterdim.
Altıncı ve sonuncu olarak kesinlikle gitmek isteyeceğim annemin beni mavi 2003 model Nissan Micra’sındaki çocuk koltuğuna oturtup yola çıkmadan önce peçeteye sardığı çikolatalı ekmeği arabanın ön koltuğundan uzattığı o ana çok gitmek isterdim. Çünkü sanırım o an gerçekten mutluydum ve hiçbir derdim yoktu, hiçbir şey umurumda değildi sadece çikolatalı ekmeğinin tadını çıkaran 4-5 yaşlarında bir çocuktum o kadar.
Uzun lafın kısası eğer bir zaman makinem olsaydı en çok gitmek isteyeceğim 6 an bu anlar olurdu.