- Bugün annemin sesleriyle uyandım. Uykulu halimden olacak ki çok fazla ne dediğini hatırlamasam da “Bak kızım her şey prensle evlenince tozpembe olmuyor,çok geç uyanmaya başladın,hayatını düzenlemen gerek” tarzında şeylerdi. Annem uyku konusunda çok katı bir insandır. Çok uyuyup tembellik etmemi sevmez. Fakat bazen uyku konusunu abartabiliyor. İronik olan şey ise kendisinin uyuyan güzel olması. Bazen bunu kendisine hatırlatma isteği içerisine girsem de huzurumuzun kaçmaması için bu isteği görmezden geliyorum.
Yaz tatili. Yılın en sevdiğim dönemi de diyebiliriz tabii ki. Her çocuk gibi ben de yaz tatilin de daha az strese girmek ve daha az sorumluluk üstlenmek istesem de aileme karşı mahcup olmamak için elimden geleni yapıyorum. Bunlardan birisi ise kahvaltı masasını kurmak. Basit duyulsa da bizim ev de yaşıyor olsaydınız hiç de basit olmadığını anlardınız. İki kardeşiz. Bazen tartışsak da fena sayılmayacak bir abim var. Yemek odasına gittiğimde bana doğru bakıp sırıtıyordu. Sabahın bu saatinde neden bu kadar mutlu olduğunu anlayamasam da sorma gereği duymadan annemin yanına gittim. Yemek yediğimiz oda evdeki tüm odalardan büyüktür. Babam her zaman en önemli şeyin yemek yerken huzurlu olmak olduğunu söyler. Her ne kadar bana çok da mantıklı gelmese de saygı duymam gerek sonuçta. Evimizde yaklaşık 20 kişi yaşıyoruz. Aklınıza gelebilecek bütün akrabalarımızla beraber. Bu durumda evin en genç üyeleri olarak abim ve bana yapacak bir sürü iş anlamına geliyor. Masayı kurduktan sonra yemeğimizi yemeğe geldi sıra. Babamın evlilik fotoğraflarındaki haliyle çok benzerliği olmadığını söylesem yalan söylemiş olmam. Yılların herkese davrandığı gibi babama da zalimce davrandığını görmek için eski fotoğraflarını ve yeni fotoğraflarını karşılaştırmanız yetecektir. En büyük tutkusu yemek yemektir. Asıl önemli olan durumumuz ise bugün büyükannemle tanışacak olmamız. Evet doğru duydunuz büyükannemle hiç tanışmadım. Hakkında çok az şey bilmeme de bu durumda şaşırmamak gerek. Ve bu şeylerden biri çok uzak bir diyarda yaşamaları. Babam hep böyle der. Neden yerin tam ismini söylemediğini sorunca ise “Masal okumuyor musun hiç “der. Bir diğer bildiğim bilgi ise öğleden önce burada olacak olması. Yani ne kadar hızlı hazırlıklara başlarsak o kadar iyi demek oluyor bu. Yemeğimi hızlıca bitirmeyi hiç sevmesem de bazen fedakarlık yapmamız gerekir ya işte bu durumda onlardan biriydi. Masadan kalkarken abimin de kalkmasını sağlamak için ufak bir göz hareketi yaptım ve tabağımı mutfağa götürüp hemen ortak salona koştum. Her şeyin mükemmel olduğundan emin olmak istiyordum. Günler öncesinden hazırlık yapılmış olsa bile en ufak gözden kaçmış bir şey her şeyi mahvedebilir. Evin her tarafını ayrıntılı bir şekilde kontrol ettikten sonra abimi bulmak ümidiyle ortak salona geri döndüm. Tahmin ettiğim gibi koltukta yatmış kitap okuyordu. Kitap okumasına anlam veremediğim için gidip sormanın en mantıklısı olacağını düşündüm. “ Kısıtlı zamanımız var ve gerçekten bu zamanı kitap okumaya mı harcıyorsun bana yardım etmek yerine üstelik bir masal kitabının bu kadar aciliyeti olduğunu bilmiyordum”Göz teması kurma gereksinimi bile duymadan “Öylesine bir masal kitabı değil bu büyükannemin masalını okuyorum ki geldiğinde cevabını almam gereken bir sürü sorum olsun “.İşte bu dediği ilgimi çekmişti. Yanına boş bulduğum bir yere oturdum ve “Öyleyse ben de dinleyebilir miyim” dedim. İlk önce gözlerini devirse de kitabı okumaya sesli bir şekilde devam etti. Dinlerken geçen zamanı fark etmemiş olacağız ki. Kitabın son sayfalarına geldiğimizde güneşin gözümüze vurmasından tepede olduğunu anlamıştık. Fakat bu şekilde bırakıp sonunu öğrenmeden kalkıp gidemezdik. Son sayfaya gelmiştik ki son cümleyi okurken abime ince ve bir o kadar da tatlı bir ses eşlik etti. ” Ve mutlu bir şekilde yaşadılar”. Abimle şaşkınlığımızdan olacak ki hemen arkamızdan gelen sese doğru döndük. Büyükannem tatlı ve masmavi bakışlarla bize gülümsüyordu. Abime hak vermeliyim ki ona sormak istediğim o kadar şey birikmişti ki. Hepsini teker teker sordum. Büyükannemle yaşadığı zorluklara rağmen nasıl ayakta durduğunu, kitapta çok bahsedilmeyen ve merak duyurtan her yeri birer birer anlattı. Ve gitmeden önce bize sıkı sıkı sarılıp “Kendi masalınızı yazmanız için herhangi bir sihire, bir prense ya da prensese ihtiyacınız yok,kendinize inanmanız ve pes etmemeniz sizin en büyük yol göstericiniz olacaktır”dedi. İşte o zaman masallarından en az bizim hayatlarımız kadar gerçek olabileceğini anladım.
(Visited 88 times, 1 visits today)