Hepinizin de bildiği gibi günümüzün en büyük problemlerinden biri: Küresel Isınma. Çoğu çevre kurumlarında bunun için kampanyalar başlatılıyor, etkinlikler yapılıyor, bağışlar toplanıyor. Peki, acaba Küresel Isınma gerçekten zararlı mı?
Tabii ki de hayır. Neden mi? Çünkü dünya yaratılışından bu yana çok fazla iklim değişikliği gördü. Bunların küresel çapta olanları ise Küresel İklim Değişikliği olarak adlandırılıyor. Yani eğer Güney Afrika Kıtası’nda bir iklim değişikliği olacak olursa buna Küresel İklim Değişikliği diyemeyiz. Ayrıca bu İklim Değişikliği konusuna girdiğimiz zaman karşımıza Sıcaklık Ortalaması diye bir terim çıkıyor. Sıcaklık Ortalaması isminden de anlaşılabileceği gibi uzun bir süre içerisinde belirli bir bölgenin tüm sıcaklıklarının veri sayısına bölünce elde edilen ortalamasıdır. Eğer bu ortalama artacak olursa buna ısınma denir. Eğer bu ortalama azalacak olursa buna soğuma denir. Eğer bu bahsi geçen bölge tüm dünyayı kaplıyorsa buna Küresel Isınma ya da Küresel Soğuma denir. En başta da söylediğimiz gibi dünya yaratılışında bu yana çokça sayıda Küresel İklim Değişikliğine maruz kaldı. Yani insanlık olmasaydı da küresel ısınma olacaktı, oldu da. Ancak hiçbir zaman sıcaklık ortalaması bu kadar hızlı artmamıştı. Kısa bir sürede ortalamanın 1,2°C üzerine çıktı bu sizin için ufak bir sayı gibi gözükse de bu sayı 1,5°C civarlarına ulaştığında her 20 böcek ve omurgalı türünden 1 tanesi yok olacak. Resiflerin %70-90 arası tamamen yok olacak. Ve eğer bu artış en kısa sürede engellenemezse 2100’lü yılları göremeden gerçek bir kuraklık problemiyle karşılaşabilir ve kendi sonunumuzu getirebiliriz.
Bu artış ise Sera Gazları olarak adlandırılan gazlardan dolayı oluşuyor. Bu Sera Gazları durumunu anlamak için ‘Battaniye Analojisi’ kullanabiliriz. Isınmak için battaniyeyi üzerimize alırız fakat battaniye sıcak değildir. Battaniye sadece vücudumuzdan çıkan ısıyı odaya saçmak yerine kendi içerisinde hapseder ve böylece üşüme hissini kaybederiz. Sera Gazlarını da dünyanın üzerine örtülmüş bir çeşit battaniye olarak düşünebilirsiniz. Sera Gazlarının da salınmasının sebebi 1850’lerden beri gelişen kontrolsüz sanayidir.
Peki, hiç mi çözüm yok? Tabii ki de var ama bunun için bilinçli bir halk, bilinçli bir devlet gerekmektedir. Bu çözüm yollarından bir tanesi İzlanda’da yürütülen ‘CarbFix’ adı verilen bir proje. Bu projenin amacı, atmosferde yaklaşık %76 civarlarında bulunan ve Sera Gazlarının en zararlısı olan karbondioksiti havadan yakalayarak özel kimya sistemleriyle bazalt adı verilen kayaların içine enjekte etmek, yani karbondioksiti kayaya dönüştürmek. Uzaktan bakıldığında yararlı bir proje gibi görünüyor ve zaten yararlı bir proje. Ama ‘CarbFix’ adı verilen bu proje tek başına yeterli bir çözüm değil. Birazcık da kişisel olarak çabalamamız gerekiyor. Örneğin kısa mesafe için araba değil de bisiklet kullanmamız, ya da günlük hayatta toplu taşıma kullanmamız hem çevreye hem de maddi açıdan kendimize fayda sağlayacaktır. Devletlerin ise yapması gereken elektrik üretirken yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmaktır. Böylece bu sıcaklık ortalamasının artış hızını durdurabilir, hatta belki küresel ısınmayı yok edebiliriz.
Asıl soruya gelecek olursak: Küresel ısınmayı durdurabilecek miyiz? Durdurabilecek miyiz bilmem ama bir gün mutlaka küresel ısınma sona erecek. Önemli olan ise küresel ısınma sona erdiğinde biz hala huzurlu bir şekilde hayatta olacak mıyız? Biraz da bu soruyu tartışalım. Unutmayın insanlığın yaptığı hatalar yalnızca insanlar sayesinde eski haline döndürülebilir.