Ne güzel demiş Winston Churchill: Kapitalizmin doğal ahlaksızlığı, nimetleri adaletsiz paylaşmasıdır; sosyalizmin doğal faziletiyse sefaleti eşit paylaşmasıdır.
Bu söz üzerine kafa yordukça aslında hayatın bir şans oyunu olduğnu düşünmeye başlıyorsunuz.Dünya üzerine şansla geliyoruz kendi seçimimizle değil, varlıklı bir ailenin veya yoksul bir ailenin evladı olmayı şansla belirliyoruz, kendi seçimimizle değil, sağlığmızı, fiziksel görünüşümüzü, yaşam süremizi şansla belirliyoruz kendimiz değil. Bu hayatta çoğu şey elimizde değil.Aynı Churchill in üzerinde durduğu gibi. Kapitalizm paraya dayanır. Kimse bize iyilik yapmak için doğmaz,gelmez bu dünyaya.Sosyalizm ise farklı değil. Güç devlette, Yönetim hükümette ama herkes e eşit davranmak zorundadır devlet. Bu yüzden sefalet dahil halka bölüşülmesi için verilen bir avuç ekmek gibidir. Bazı toplum bireyleri sosyalizmi reddetse bile demokrasinin olduğu yerde azınlık önemsiz kalır. Ama yinede saygı duyulmalıdır. Halk devletten değil, devlet halktan korkmalı. İnsanlar ne neyseki her zaman eşittir. Eğer eşit olmasaydı yani devlet sosyalizm ve kapitalizm i kötü kullansaydı halk susmaz ve halk devlet arası anlaşmazlıklar çıkardı ve haklı olan taraf halk olurdu. Eğer Türkiye Büyük Millet Meclisinde çalışan bir birey ve kayserinin bir köyünde yaşıyan bir bireyin hak,özgürlük, ve söylediği söz aynı kefeye koyulmuyorsa bu devlet yönetimi kesinlikle reddedilmeli ve isyan edilmelidir. Çünkü bir insanın kalitesini belirleyen şey aldığı eğitim, çalıştığı yer, geldiği aile ve aldığı maaş olsa bile bir insanın kalitesinin bir diğer insandan yüksek olması hak ve söz olarak onu üstün kılamaz. Çünkü eğer böyle olursa bazı insanların seçim yapma veya söz söyleme hakkı kalmaz ve bu çoğunluğu olumlu etkilemez ve toplumda gruplaşma yaratır. Başka bir açıdan baktığımızda ise aslında bu söz Winston Churchill için sözlü bir isyan niteliğinde. Burda sistemin adaletsizliğine yakınıyor. Yani bu çıkarım aslında benim sözlerimle çelişiyor. Çünkü çok adaletli olmak bazen adaletsiz olmak demek olabilir. Örnek verirsek eğer düşününki aylık bin türk lirası kazanıyorsunuz ve biri aylık yüz türk lirası kazanıyor. Bu iki insanada aylık 50 lira vergi ödetmek adaletin neresinde olurdu ? Kafa yordukça farklı anlamlar çıkarıyoruz. Neden bu vergi masasından karnı doymuş tatminkar bir misafir gibi davranıp mütevazi olmuyor devlet ? Eğer bin lira alandan 50 lira vergi alıyorsan yüz lira alandan 5 lira vergi almalısın.
benim görüşüm ve fikirlerim bu yönde ve bu yönde kalıcak. Başka bir Winston Churchill bu fikrimi değiştirene kadar.
Eşitsiz Dünyanın Kulları
(Visited 93 times, 1 visits today)