Bir varmış bir yokmuş bir zamanlar ilk kızının dünyaya gelmesini sabırsızlıkla bekleyen bir çift varmış. Anne olmanın heyecanını yaşayan Melis hanımın canı bir gün marul çekmiş ve kocası Berk Beyi cep telefonuyla arayıp işten gelirken marul almasını istemiş. Kocası Berk Bey iş çıkışı bütün manav ve pazarları dolaşmış ama hiç bir yerde marul bulamamış. Eve geldiğinde olan biteni anlatmış Melis Hanıma. Berk Bey camdan baktığında karşı komşularının bahçesindeki marulları görmüş. Aşağı inip marul almaya gitmiş. O evin sahibi kötü cadıda güvenlik kamerasından bahçesinde bir yabancının dolaştığını anlamış ve bahçeye inmiş. “Evimin bahçesinde ne arıyorsun? diye bağırmış. Berk Bey şaşırıp “Karım hamile ona marul almam lazım.” diyerek cevaplamış. Kötü kalpli cadı da “ Marullarımı al ama kızın doğunca kızını bana ver.” demiş. Berk Bey, Melis Hanımı üzmek istemediği için kabul etmiş. Melis hanımla Berk Beyin kızlarının doğum zamanı gelmiş hastaneye gitmişler. Ertesi gün kötü cadının evine gidip kızı vermişler ve kızlarına çok üzülerek veda etmişler. Kötü kalpli cadı bu güzel bebeğe Rapunzel adını vermiş. Ona çok güzel bakmış ,beslemiş, büyütmüş. Onu şehrin tam ortasındaki rezidansın en üst katına yerleştirmiş. Rapunzel hayatını tek başına sıkılarak odada geçiriyormuş. Bir gün camdan dışarıyı seyrederken binanın dış camlarını temizleyen bir genç görmüş. Onu görür görmez aşık olmuş. Genç çocukta Rapunzel’i farketmiş. Camda konuşmaya başlamışlar genç delikanlı Rapunzel’in başına gelenleri öğrenince onu kurtarmaya karar vermiş ve onu yanında aşağıya asansörle indirmiş. Rapunzel’in ailesini bulup çok uzaklara gitmişler ve sonsuza kadar mutlu yaşamışlar..
Rapunzel’ in Hayatı
(Visited 1.740 times, 1 visits today)