İnsanlar dünyanın kıymetini bilmiyor. Kafamızdakine uygun başka yaşam alanı mı aramalı yoksa elimizdeki hazineyi güruh insan topluluğundan kurtarmaya mı çalışmalı sorusunu elbet soruyoruz.Güneş, Samanyolu Galaksisinin biricik ısı ve ışık kaynağı bile bi gün olümü tadıcak. Elimizde çok fazla olasılık var ve er yada geç gitmemiz gerektiğnin göstergeleride bunlar. İnsanlar bilinçili değil har vurup harman savuruyorlar.Dünyanın sonu güneşden önce gelecek çünkü insanoğlu bu gezegendeki kaynaklara,canlılara,güzel olan şeylere iyi davranmıyor. Bundan 50 yıl sonra böyle gidersek su bulurmuyuz onu bile bilmiyoruz.Her olasılıkta şöyle oluyor, İnsanoğlu ne kadar mükemmel olursa olsun herkes aşırı bilinçli olsa bile bu kaynaklar bize en fazla 300 yıl yeterli olacaktır.Yani aslında 10 milyar yıl sonra güneşin olümü değil bizim davranışlarımız sonumuzu getiricek. Yıldızlar ölünce ya Karadelik yada Süpernova denen şeylere dönüşür.Karadeilk madde,ışık dahil her şeyi yutan çok güçlü çekim kuvvetine sahip bir cisim.Süpernova gücü tükenen yıldızların şiddetle patlaması olayıdır.Hatta süpernovaların parlaklığı Güneş’in parlaklığının yüz milyon katına varabilir.Başlangıçta yapısı,iyonize madde olan plazma şekilli bir süpernovanın ışığının sönmesi haftalar belki aylar alabilir. Yani biz bu güzel gezegeni 10 milyar yıl muhafaza etsek bile yok oluş kaçınılmaz. Diyer tarafa baktığımızda ise yeni galaksiler yeni gezegenler yeni uydular derken aslında sonsuz yaşam alanımız var . Tek sorun şu bu yaşam alanları ışık yılı yani insan omrünün yetmeyeceği kadar uzaktadır. Peki ya şöyle olsaydı “Yıldızlar Arası” filminde aynı buna benzer bir seneryo işleniyor. Orda ölen bir gezegenden kurtulmak için bir solucan deliğinden geçerek gidilmesi mümkün olmaya güvenli bir yere gidiliyordu. Nedir peki bu Solucan Delikleri?İlk olarak Ludwig Flamm tarafından ileriye sürülmüştür.Fakar teorileri Albert Einstein ve Nathan rosen tarafından ortaya koyulmuştur.Onlara göre Solucan Deliği uzayzamanın nokta tasarımı ve zamanda kısayol olan kurumsal topolojik bir vasıfdır. Bunu şöyle bir örnekle anlatabilmekte mümkün:Bir kağıt düşünün ve bu kağıdı ikiye katlayın.Sonrasında bir kalem eşliğinde bu kağıdı delin. Kağıdı delerken delikler üst üsteydi fakat kağıdı açınca bu deliklerin arasında bi mesafe olduğnu fark ediyoruz. Solucan deliği bu gibi arasında boşuk var ama bi kısayolla birden çok uzağa gidebilirsin. Tabiki bu bir teori ama ya gerçek olsa idi? O zaman başka Gezegenler,başka yaşam alanlarımız olurdu. Dünyadaki uygarlıklar bunun bir masalmı yoksa cidden uzayzamanda kısayol oluşturan bir oluşum mu olduğnu öğrenmek için toplu bir çaba harcamalı bence. Eğer bu bir teori değilse İnsanoğlu sandığmızdan çok daha uzun süre yaşayabilir.Yani bence insanlar bu dünyaya iyi bakmalı ama eğer gitme şansımız olursada gitmeliyiz.
Zaman ve Solucan Delikleri
(Visited 38 times, 1 visits today)