Toplumsal Eksikliğimiz: Cinsiyet Eşitliği

                         Toplumsal Eksikliğimiz: Cinsiyet Eşitliği

 

‘’Cinsiyet eşitliği başlı başına bir amaç değildir. Yoksulluğu azaltma, sürdürülebilir kalkınmayı teşvik etme ve iyi yönetişim oluşturma sorununu karşılamak için bir ön koşuldur.”     – Kofi Annan             

   Toplumda cinsiyetlere göre belirli ve kalıplaşmış roller bulunmaktadır . Bu roller ise toplumsal cinsiyet ayrımcılığını tetikleyen en önemli unsurlardır. Bu unsurların ayrımcılık yaratmasının nedeni ise cinsiyetlere yüklenen rollerin aşağılayıcı, ezici ve sınıflandırıcı olmasından kaynaklanır.

   Genel bir bakış açısıyla baktığımız zaman toplumda cinsiyetlere göre oluşturulan roller ve yargılar eşitsizliğe yol açar .Neden mi? Çok basit bir örnek ile toplumumuzda kalıp haline gelmiş olan genelleştirmeleri görebiliriz.Toplumun pek çok kesimince doğru görülen ” Kadınlar kötü araba kullanır.” yargısı; kadınların kötü araba kullandığını belirtirken, erkeklerin araba kullanma yetilerini öven cinsiyetçi bir düşüncedir.Toplumumuzda geçmişten günümüze belli gruplar ve inanç biçimleri tarafından  takrir edilmiş cinsiyet rolleri var olmaktadır.Ülkemizde bu otoritelerden etkilenen ve düşünceleri değiştirilemeyen sabit fikirli insanlar fazlasıyla mevcut. Cinsiyet eşitliği fikrine karşı olanların düşünceleri genel olarak şu şekildedir: Cinsiyet rolleri düzen getirir. Fakat her iki tarafada kadına ve erkeğe, haksızlık eden bir düşüncedir. Bu düşünceye sahip insanları adaletsiz ve ayrımcı zihniyete sahip kişiler olarak görebiliriz. Her insan istediğini yapabilir ve kimse karışamaz. Geçmiş yıllardan günümüze kadar gelen toplumda cinsiyetlere göre belirlenen kalıplaştırılmış roller vardır. Bu roller cinsiyet eşitliğine karşıt görüşler oluşturmamalıdır. Çünkü bir toplum gelişmek ve çağdaşlaşmak istiyor ise açık görüşlü olmalıdır. Ve açık görüşlü fikir yapısına sahip bir toplum cinsiyetlere göre roller oluşturmazlar. Bu konu ile ilgili bir başka örnek ise “Erkek evi geçindirir, eve parayı o getirir “ , “ Erkek evin direğidir” gibi kalıplaşmış söylemler vardır. Sadece erkek ev geçindirmekle yükümlü değildir. Bu sorumluluk sadece erkeğe ait  değildir. O evde yaşayan insanların evin ihtiyaçlarını ortak şekilde karşılaması gerekir.  Aynı evde yaşayan bir kadın ve erkek düşünelim, bu iki bireyi toplumumuzun oluşturduğu rollere bakarak yorumladığımız zaman erkek çalışıp ev ekonomisini yürütürken; kadın ise ev işlerini yapar ve çocuk bakargöre rolleri ayırmaktır  ve kadını aşağılayıcı erkeği ise yüceltici bir bakış açısıdır. Oysa aynı evde yaşayan iki insandan kadın çalışıp ev ekonomisi ile ilgilenebilir ve erkek ise ev işlerinde yardımcı olur veya her ikisi de çalışır ve senkronize şekilde işlerini yürütebilirler. Bunlar çok olası şeyler ama toplumun oluşturduğu roller dolayısıyla toplumda ayrımcılık, kalıplaşmış fikirler ve eşitsizlik vardır. Toplumumuzda geçmişten gelen bu düşünceleri yıkarak toplumsal eşitliği ve cinsiyet ayrımını ortadan kaldırmak bu konuda çözülmesi gereken en önemli sorundur. İnsanları cinsiyetlerine göre sınıflandırmak yerine herkesin her şeyi yapabileceğine inan, insanları o yönde destekleyen ve  düşünen bir toplum eşitlik çerçevesi içinde yaşanabilecek bir toplumdur.

Nitekim cinsiyet rollerinin düzen sağladığını düşünen bir toplum için kullanılabilecek cümleler kifayetsiz kalır. Adaletten mahrum bir güruha tez vakitte yardım ederek onları bu yanlış düşüncenin çevresinden kurtararak toplumsal birlik,eşitlik,adalet ve huzur içinde yaşayabileceğimiz bir toplum oluşturmak dileğiyle.

                                                                                                                                Ebrar Nazife Korkmaz

 

(Visited 49 times, 1 visits today)