Alışkanlıklar, alışkanlıklar, alışkanlıklar… Hayatımızda bir şeyleri değiştirebilecek kadar güçlü müdürler? Yoksa kazanıldığı gibi kaybedilebilen basit olgular mıdır? Warren Buffett, bu konuyu “Alışkanlıkların zincirleri önce duyulamayacak kadar hafif, sonra kırılamayacak kadar güçlü olur.” sözüyle mantıklı olduğu kadar anlaşılması güç bir biçimde açıklamıştır. Peki bu söz herkes için geçerli midir? Buffet, bu sözüyle gerçekten ne anlatmak istemektedir?
Bana kalırsa alışkanlıklar, güçleri hafife alınmaması gereken olgulardır. Alışkanlığın çeşidine göre değişmekle beraber bazı alışkanlıklar ileri seviyelerde insanların hayat kalitelerini bile düşürebilir. Buna örnek olarak stres, heyecan gibi faktörlerden ötürü parmaklarını ısıran veya tırnaklarını kemiren ve bunları sürekli yaparak alışkanlık haline getirmiş olan insanlar; bu konuda çok ileri gittikleri zaman acı ve parmaklarında şekil bozuklukları gibi sıkıntılar yaşayabilirler. Bu tarz alışkanlıkları bırakırken ise insanlar birtakım zorluklarla karşılaşabilir. Çünkü alışkanlıklar artık “kırılamayacak kadar güçlü” safhaya gelmişlerdir. Bu güçlü mü güçlü zincirin üstesinden ancak bu zincirden daha güçlü bir “irade” ile gelinebilir.
Peki ya alışkanlık zincirleri gerçekten de ilk evrelerde “duyulamayacak kadar hafif” midir? Buffet, bu ifadeyle alışkanlıkların insanları sessizce ve çaktırmadan ele geçirdiğini mi yoksa alışkanlıkları kazanmanın çok kolay olduğunu mu söylemektedir? İlk ihtimal daha kuvvetlidir fakat bu, insanların bakış açılarına göre değişebilir. Eğer bu sözü ilk ihtimale göre değerlendirirsek mantıklıdır diyebiliriz. Çünkü alışkanlıkların bazıları gerçekten de bir tilki sinsiliğinde insanı kontrolü altına almış olabilir. Kendi kontrolümüzde yaptığımızı sandığımız bazı faaliyetler, biz henüz fark etmeden benliğimizi ele geçirmiş olabilir. Bir bakmışız ki kontrolümüzde olduğunu sandığımız o şeyi gayriiradi yapmaya başlamışız. İkinci ihtimale göre değerlendirme yaparsak, bu ihtimal kesinlikle yanlıştır. Çünkü pozitif bir alışkanlığı kazanmak bazen negatif bir alışkanlığı kaybetmek kadar zordur. Örnek vermek gerekirse, uzun bir tatilden sonra okul sezonuna ayak uydurmaya çalışan telaşlı bir öğrenci olduğunuzu varsayın. Tatil süresince kalkış saatiniz on iki. Okul açıldığında bu telaşlı öğrencinin okul düzenine bir günde ayak uydurması sizce ne kadar olası? Biyolojik saat denilen olgunun oturması bazen günler, bazen haftalar sürebilir. Bu durumda da “Alışkanlıkların kolayca kazanılması” fikrinin yanlış olduğu kanıtlanmış olur. Bu da bize alışkanlıkları hafife almamamız gerektiğini tekrar hatırlatmış olur.
Sonuç olarak, Warren Buffet’ın söylediği bu sözün, bazı bakış açılarına göre değişmekle beraber, genel olarak baktığımızda alışkanlıklarla ilgili doğruları yüzümüze vurduğu aşikardır. hayatımızın her alanında mühim görevleri olan alışkanlıklar aslında sandığımızdan çok daha derin, etkili ve öngörülemez olgulardır. Bugün alışkanlıklara alışkanlık olarak bakabiliyorsak bunun sebebi bu özelliklerdir. Hayatınızı alışkanlıklarınızı kontrol ederek sürdürün. Aksi takdirde siz onları değil, onlar sizi yönlendirmeye başlar. Ama telaş etmeyin. Hiçbir alışkanlık zinciri, sizin iradenizin kıramayacağı kadar güçlü hale gelemez.