Umudunu Kaybetme

Bir masal ülkesiydi burası, her şeyin mümkün olduğu bir masal ülkesi. Bu masal ülkesinin de elbet bir başlangıcı vardı. Birçok tabiata, canlı türüne ,doğa harikalarına ev sahipliği yapan ülkenin bütün güzellikleri bundan tam doksan beş sene öncesine dayanıyor.

Doksan beş sene önce yaşanan ekonomik kriz doğrultusunda ülkede bulunan tüm fabrikalar seri üretimi durdurma kararı aldı ve bu fabrikalarda çalışan bir işçi fabrikanın sahibine karşı bir protesto başlattı. Gazetede yer alan habere göre fabrika sahibinin işçilerin emeklilik fonunu kullanarak fabrikalaşmakta ilk adımı atması olmuştu. İşçilerin işlerinde emekli olduktan sonra elde edeceği geliri kendi üzerine alan ve bunu harcayan fabrika sahibinin ifşalanması ve bunların üzerinde gelen ekonomik kriz fabrika sahibinin intihar etmesine yol açtı.

Çocukları tarafından organize edilen cenaze törenine fabrikada çalışanlardan sadece bir kişi katılmıştı. Cenazeye katılan tek kişi fabrikanın sahibine protestoyu başlatan kişiydi. Kendisi cenaze sırasında bir nöbet geçirdi ve iki ay dönemin en sağlıksız hijyenik olmayan hastanesinde iki ay komada kaldı. Uyandığı zaman birçok şey değişmişti. Ekonomik kriz çözülmüş, çalıştığı fabrikanın başına ise fabrika sahibinin oğlu geçmişti. Hastaneden taburcu edilirken hastanenin kapısında bir kez daha nöbet geçirdi ve geçirdiği nöbette fabrika sahibini görmüştü. Fabrikanın sahibi ona çözmesi için bir bulmaca vermişti geçirdiği nöbette. Bundan sonra hiçbir şey onun için eskisi gibi olmayacaktı.

Fabrika çalışanı evine döndüğü zaman yattığında çalıştığı yerin sahibini kafasının içerisinde duyuyor ve ona söylediği sayıları aklından çıkaramıyordu.64,46,12,64,3,60. Bu altı sayı ile ne yapması gerektiğini çözemeyen ve gittikçe artan nöbetler sonucu arkadaşı kendisini ziyarete geldi. Kendisini açtığı ilk kişi o olmuştu. Arkadaşı bu sayıları ilk duyduğu zaman pek bir anlam çıkaramamıştı fakat gecenin ilerleyen saatlerinde bunun bir koordinat olabileceğini düşündü. Koordinatlar Güney Okyanusun’ da bir noktayı işaret ediyordu. Arkadaşı ile bir ipucuna ulaşan işçi arkadaşını evinden uğurlayarak odasına çekildi. Yattığında ise yeni bir görü ile karşılaştı.

Bu görü içerisinde tanıdığı isimler ile bir gemi içinde bulunan masada oturuyorlardı. Toplantı içerisinde olduklarını düşündü fakat oturduğu o masada fabrika sahibinin iki oğlu da vardı. Sabah olduğunda hemen arkadaşının yanına gördüklerini anlatmaya gitti. Ardındansa Fabrikanın bulunduğu yere gittiler. Fabrikanın başında olan iki kişi ile konuştuktan sonra kendilerini ikna ettiler. Onlara bir define bulduklarını ve keşif için onlara ihtiyaç duyduklarını söylediler. Kazanılan ise ekip içerisinde eşit olarak bölünecekti. Gece gördüğü sahne içinde bulunan herkesi toplayan fabrika işçisi yola koyulmak için kendilerine bir gemi arıyordu. Limana gittiğinde ise görüsünde olan gemiyi hemen tanımıştı. Geminin kaptanına yüklü bir miktar para vererek kendisini ikna ettiler.

Koordinatların bulunduğu noktaya yaklaşmaya başladıkları zaman şiddetli bir fırtına başladı. Yağan yağmur ve yoğun sis kaptanı bu işten vazgeçmeye yöneltmişti. Geminin kaptanı dümenin başına geçerken fabrika işçisinin kafasında yine sesler yankılanmaya başlamıştı. Kendisi kaptana doğru bir silah doğrultu ve yola devam etmesini söyledi. Kendi kendine konuşmaya başlayan adama karşı herkes kuşkuyla bakarken bir anda fırtına duruldu ve güneş açtı. Karşılarında bir ada vardı. Bu ada üzerinde her canlıya ait izler bulunuyordu. Altı kişiden oluşan ekip her şeyin mümkün olduğu bir yer keşfetmişti.

Bu yere yapılan ulaşım çalışmaları sonucunda bugün ülkemiz o adaya bağlandı. Ada tüm olanaklarını ülke için de geçerli kılıyordu. Bu ülke içerisinde artık her şey mümkündü. Ada ile ülke arasında bağlantıyı sağlayan bu altı kişiye ada tarafından belirli güçler verilmiş ve onlar ülkenin aynı zamanda koruyucuları olmuştu. Bir ekonomik kriz sonucu fabrika işçisinin geçirdiği nöbet artık onu olağanüstü bir varlık haline getirmişti.

(Visited 45 times, 1 visits today)