Yeşili Sev Evini Koru!

Son zamanlarda dünyanın küresel ısınma ve benzeri sorunlardan ötürü kaynaklarının tükenmeye başladığının hepimiz farkındayız. Yaşı büyük küçük demeden pek çok kişi artık dünyayı korumak için elinden geleni ardına koymuyor. Bu yüzden insanlarda ürünleri geri dönüştürmeye veya geri dönüştürülmüş materyallerden yapılmış kısacası sürdürülebilir diye adlandırılan ürünleri tercih etmeye yöneldikleri görüyoruz. Çokça insan tarafından yapılan bu davranışın, kimilerine  göre çevreye ve insan sağlığına yarar sağlayacağı düşünülür iken kimi kesimler de bu davranışın yararlarının aksine çevreye ve doğaya bir fayda etmeyeceğini boş bir çaba olduğu kanısında.

Daimi olmayı ve doğanın gelecek nesillerin gereksinimlerine yanıt verme yeteneğini tehlikeye atmadan onu korumayı amaç edinen sürdürülebilirlik kavramından ilk olarak 1987 yılında  Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu tarafından hazırlanan raporda bahsedilmiştir. Bu raporun ve geçen sürenin ardından artık bizlere pek farklı gelmeyen “geri dönüştürme” kavramı da günümüzde insanlık için önemli bir noktaya gelmiş durumda. Bu sayede insanlar artık kullandıkları materyalleri geri dönüştürerek yeniden kullanabiliyorlar. Her gün kullandığımız pet şişelerden, cam şişelerden tutun da severek yediğimiz muz bile geri dönüştürülebiliyor. Bu sayede o pet veya cam şişe yepyeniymiş gibi başkaları tarafından tekrar kullanılabiliyor ve yediğimiz muz bizim midemizi tatmin etmekle kalmayıp çiftçilerin ağaçlarına, ekinlerine de bereket oluyor.

Sürdürülebilirlik kavramı sadece tek kullanımlık şişeleri, kağıtları geri dönüştürmekle bitmiyor. Öyleki insanlar geri dönüştürülmüş materyalden yapılma ürünleri de kendi rızalarıyla kullanmaya başladı. Örneğin sürdürülebilir tekstil ile kullanılmış pamuğun geri dönüştürülmesi sonucunda yapılmış giysiler giyerek insanlar, hem kendi tarzlarını oluşturuyorlar hem de dünyanın kaynaklarını koruyorlar. Hatta bu giysilerin diğerlerinden ayrılması ve insanların bilinçli bir şekilde ürünü almasını sağlamak için o giysi eko etikete sahip oluyor. Eko etiketin sembolü  ülkeden ülkeye farklılık göstermekle birlikte eko etiketli ürünler sadece giysilerle sınırlı değil,  kozmetik, hijyen ve gıda gibi birçok farklı sektörde de mevcut.

 Peki herkes bu konu hakkında olumlu mu düşünüyor? Aslında hayır, her ne kadar bu iş için -dünyayı koruma- kendini yoran, çabalayan insanlar var ise bunlar tam zıttı dünyanın kaynaklarının biterse bitebileceğini bunun için uğraş vermeye, çaba harcamaya gerek olmadığını, dünyanın sonu gelecekse gelsin tavrunda olan hatta doğaya bile bile zarar veren kişiler de mevcut. Aslında bu kişilere John Bennett şöyle karşılık veriyor: “Doğaya hoyratça davranan toplumlarda, insanlar arasındaki ilişkiler de hoyrat olur.” 

Toparlamak gerekirse, dünyayı korumak ve bu güzellikleri gelecek nesillere aktarmak bir evi inşa etmekten çok korumaya benzer. Bir tuğla eklemekten ziyade evin duvarını kırmamaktır ya da kırılmış duvarı onarmaktır. Fakat duyarsızlar ise duvarı kırar; evine, kendi yaşadığı yere zarar gelse dahi umrunda olmaz çünkü o sadece mimarı, mühendisi suçlamakla yetinir aynı diğer insanları dünyayı kirletmekle suçladığı gibi. İnanıyorum ki insanların hayatı için pek mühim olmayan bu davranış dünyanın gelecek kaderini belirleyecektir. Ve bize düşen bu yolda bu toprakları, bu cennet dünyayı geleceğe taşımaktır!

 

(Visited 113 times, 1 visits today)