Bir masal ülkesi varmış. Bu masal ülkesinde zengin veya fakir ayrımı yokmuş. Kimse ayrım yapamazmış. Burada her şey olurmuş. Mesela çeşmelerden çikolata şelalesi akıyormuş, gökkuşağından çocuklar kayıyormuş, her yerde rengarenk şeker ağaçları varmış. Burası bulutların üzerinde tüm kötülüklerden uzak harika bir ülkeymiş. Bir masal ülkesiymiş burası, her şeyin mümkün olduğu bir masal ülkesi…
Rüzgar, Aras ve Burak bu ülkeden yaşayan şanslı çocuklardanmış. Günlerden bir gün Rüzgar, Aras ve Burak masal ormanına doğru yürümüş. Aras bir ağacın konuştuğunu görmüş.
Ağaç : ”Merhaba demiş” Aras şaşırmış. Rüzgar konuşan bir hayvan bulmuş. Burak da altın yer cücesi bulmuş. Konuşan ağaç, altın yer cücesi ve konuşan hayvan hepsi yaralıymış. Çocuklar ellerindeki imkanlarla onlara yardım etmiş. Konuşan ağaç, altın cücesi ve konuşan hayvan çocuklara teşekkür etmiş.
Çocuklar 1 saat yürümüşler. Çocukların 2 buçuk saati kalmış. Çocukların karşısına kötü bir peri çıkmış. Çocuklar bunun farkında değilmiş. Kötü peri onlarla kötü kötü oyun oynamış. Çocukların kurtardığı şeyler gelip onları kötülükten çekip iyiliğe doğru sürüklemiş. Yani yaptıkları iyilik karşılıksız kalmamış. Onlarla vedalaşıp evlerine doğru yani hiç bir kötülüğün olmadığı ülkelerine doğru yola çıkmışlar. Bir daha ülkelerinden bu kadar uzaklaşmayacaklarına birbirlerine söz vermişler.