Ben bir gün telefonda oyun oynarken bir arama geldi. Açıp açmamak arasında gidip geliyordum, sonra kendi kendime “Açsam ne olur ki, beni telefonun içine mi alır?” dedim ve kahkahalarla esprime gülmeye başladım ve sonra telefonu açtım. Açınca bir ses nedense “Niye bu aramayı açtın?” diye sordu. Ben de “Bayım maalesef tanımadığım yabancılarla konuşamam.” dedim. “Ancak şuan konuşmuş oldun.” dedi adam. Ardından bir beyaz ışık geldi ve oynadığım oyun yani “Dungeon of Mystery” oyununa aldı. Bu oyun basit değildi. Ancak ben hızla ilerledim. Bu oyunda canavarlarla kapışıp bossları yenip eşya alıyoruz ve dungeon (level) atlıyoruz. Allahtan hasar alınca canımız acımıyordu. Sonra aklıma 50. leveldeki yenemediğim boss geldi ve ben 49. leveldeydim. Sonra aklıma saat geldi. Kendi kendime “Başıma bunların geleceğini bilseydim telefonu açmazdım.” dedim. Sonra hemen saate baktım ve bir şey fark ettim. Oyun bir saati bir dakikaya eşitti. Sonra 50. leveli günlerce (gerçek hayat saatleriyle) denedim. Sonra oyun sürem tam oyun 30 dakikası (gerçek hayat 30 saniyesi) kala bossun ve benim canım bir kalmıştı. 29 gerçek hayat saniyesi koştum. Son saniyede özel güçle onu kestim. Oyundan çıkmayı başardım.
DEĞİŞİK DİYARLAR ARASINDA GÜNLER
(Visited 22 times, 1 visits today)