Yaşam koskoca bir evrende başlar ama yalnızca bir dünya var. Bir tane dünya olmasından dolayı kolonileşme ve keşifler başlamıştır. Milyonlarca gezegen içerisinde Dünya’ ya benzeyen bir tek Capler250D gezegenidir. Uzayda da doğal afetler vardır. Bunlar meteor yağması, yıldız büyümesi, yıldız soluklaşması, yıldız patlaması, karadelik ve benzeri…
Milyonlarca yıl sonunda Güneş’in büyüyerek Merkür, Venüs ve Dünya’ mızı yutacağı düşünülmektedir. Eğer Uzayda yaşamayı seçersek dünyamıza en yakın gezegen olan Mars’ da yaşam dengesi kurabiliriz. Bu aşamaları da aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:
Başlangıç: Projeye yaşam alanları kurmak için bir dizi görevle başlanır.
Sene 100 : Kurulan fabrikalar Mars gezegeninin atmosferini desteklemek için sera gazlarını serbest bırakır ve atmosferi ısıtır.
Sene 200: Serbest olan sera gazı Mars gezegenini dünyadaki gibi akarsu ve orman oluşmasına neden olur. Bakteri ve Bitkiler yaşamaya başlar.
Sene 600: Bakteriler organik toprağın oluşması için atmosfere oksijen verir. İnsanlar yaşayacaklarını görmek için çiçekli bitkiler dikerek ormanları oluşturabilirler.
Sene 1000: Oksijen yeterli kadar olmadığı için dışarıya çıkmak için insanların mutlaka oksijen tankları giymesi gerekmektedir. Şehirlerin enerji ihtiyacı nükleer, rüzgar ve güneş santrallerinden sağlanır.
Eğer dünyayı seçerseniz dünyayı itmek gerekir. Şunu biliyor musunuz? Bir roket dünyadan kalktığında dünyayı az ittirir. Eğer 1 milyondan fazla roket aynı anda dünyadan kalkarsa çok yüksek bir itme gücü oluşur ve bu itme gücü dünyayı Mars’a zamanla yaklaştırır ve böylece Güneş’in Dünya’yı yutmasını engelleyebilir.
Dünyada mı Uzayda mı yaşamayı sizlere bırakıyorum.