11 yaşında bir çocuk olarak şu ana kadar yaşadığım ve içerisinde çok mutlu olduğum pek çok anı var. Ama düşününce ilk olarak aklıma gelen 3 anıdan ilki köpeğimiz Lucy’nin eve ilk gelişi. Bizimle yaşamaya başladığında daha minicik 2 aylık bir golden yavrusuydu. Annem onu kucağıma koyduğunda çok mutlu olmuştum çünkü evimize yavru bir köpek geleceğinden haberim yoktu. İki avucumun birleşimi kadar bir tüy yumağıydı, havlamayı bile bilmiyordu. Yürürken hep parkeler yüzünden kayıp düşüyordu ve bu ortaya komik, tatlı bir görüntü çıkartıyordu. Onunla ailecek çok eğleniyorduk. Biraz yaramazdı ama bebek olduğundan kızıp, sinirlenemiyordum. Büyüyünce öğreneceğini biliyordum ve öyle de oldu. Büyüyünce hala yaramaz olsa bile bizim sözümüzü dinliyordu. Beraber oyunlar oynuyorduk. Covid-19 karantinasının bana kazandırdığı en güzel şeylerden biri o.
İkinci seçeceğim anı ise çok sevdiğim bir arkadaşım olan Poyraz’ın doğum günüydü. Orada çok eğlenmiştik, doğum günü olduğu için tek ben yoktum, Çağan’da vardı o yüzden daha da fazla eğlendik. Her türlü oyunu oynadık, ama benim en eğlendiğim oyun “Twister” adında bir oyundu. O oyunda bir çark ve bir örtü vardı. Çarkı çevirip tahtadaki yere ayaklarımızdan yada ellerimizden birini koyuyorduk. Sonra yeterince oyun oynadıktan sonra çok eğlendiğim için zamanın ne kadar hızlı geçtiğini anlamadım bile ama işte gün bitince Poyraz dışında Çağan ve ben evimize döndük.
Son olarak buraya yazmam gereken 3.anım ise 2020’nin bize veda ettiği yılbaşıydı. 5 ay önce 2020’nin son günü ailecek yıla çok eğlenerek veda ettik ve 2021’in çok güzel geçeceğine inanarak bu yılın içine adım attık.