Çok uzaklarda, insanların büyü gücüne sahip olduğu ve her şeyin mümkün olabileceği bu dünyada, bir yetimhane varmış. Bu yetimhane aslında bir araştırma tesisi olarak kullanılıyormuş ve araştırdıkları şey ise yapılan en yıkıcı ve büyük büyü savaşından sonra doğan çocuk bireylerin büyü güçlerinin hangi yönden etkilendiğiymiş.
Gene bir salı gecesi, yetimhanenin bakıcı annesi çocuklara kahramanın hikayesini anlatıyormuş.
”Çok eski zamanlarda, kara büyü tarafından ele geçirilmiş bir insan tüm dünyaya karşı bir savaş başlatmıştı ve insanlar kaybetmenin eşiğindeydi. İşte o sırada insanların arasından bir kahraman yükseliverdi. Kara büyü tarafından ele geçirilmiş arkadaşına karşı tek başına verdiği çetin savaşta yoldaşlarını ve değer verdiği şeyleri kaybetti ama bu onu durdurmak için yeterli değildi! Eninde sonunda düşmana karşı verdiği savaşın sonu görülmüştü. Kahraman tüm gücünü kullanarak son bir vuruş yaptı ve kara büyü tarafından ele geçirilmiş arkadaşını durdurmayı başardı ve dünyaya barışı getirdi ve bu hikayede burada bitti çocuklar!” demiş, yetimhanenin bakıcı annesi. Bu hikayeden sonra çocuklar yarın ki derslere zamanında uyanabilmek için hemen yatmaya gitmişler. Rosardia ( Yetimhanenin bakıcı annesi), çocukların uyuduklarından emin olduktan sonra gizlice tesisin kontrol odasına gitmiş ve araştırma sonuçlarını öğrenmek için yönetici Ashen’e yönelmiş. Yönetici öncelikle kendini hazırlamasını söylemiş ve bundan sonra araştırma sonuçlarını Rosardia’ya uzatmış. Rosardia, araştırma kağıdını eline aldığında gözlerine inanamadı çünkü kağıtta yazanlara göre tesiste bulunan dört çocuğun dördünde de kara büyü ve çeşitli karışık büyüler baskın görünüyordu. Bu olaydan sonra Rosardia artık geleceğin bu dört çocuğun elinde olduğunu biliyordu ve o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini bir dantel gibi işlemeye başladı
Birkaç yıl ileri sarıyoruz, araştırma tesisine yapılan saldırı sonucunda tesis yıkılmıştı ve içindeki çocuklar kendi başlarına hayatta kalmaya çalışıyorlardı. Bu süreç içerisinde doktor Ashen kayıplara karışmıştı ve Rosardia’da hayata gözlerini yummuştu. Bir süre sonra dört çocuktan ilki hayatın anlamını sorgulamaya başladı, aklından geçen şeyler şunlardan oluşuyordu: ”Neden bu dünyada yaşıyoruz? Neden insanların ölümünü görmek zorundayız? Bu harabe olmuş dünyayı düzeltmeye çalışmak çok sıkıcı, sıkılıyorum. Her şeyden sıkıldım artık.” gibi şeylerdi. İlk çocuğun kendi kendine fısıldadığını ve büyü yatkınlığının kara büyüye yöneldiğini gören ikinci ve üçüncü çocuk, ilk çocuğun kendine değer vermesini sağlamak uğruna onunla konuşmaya çalıştılar ama nafileydi. Bu sırada dördüncü çocuk dünyayı yönetecek kişi konumuna ulaşmıştı bile ve ilk çocuğun idamına karar vermişti. Tüm ülke onu arıyordu ki ilk çocuğun kara büyüde ustalaştığını ve dünyayı tekrar yıkıma götürecek ”Düşmanın Ruhu” isimli varlık tarafından ele geçirildiğini keşfettiler. Bunun üzerine dördüncü çocuk ve iki yoldaşı Kahramanın Bahçesi’ne, ilk çocuğu öldürmek için yola koyulmuşlardı. Dördüncü çocuk ve yoldaşları bahçeye vardıklarında ilk çocuğun, zamanında herkesin bakıcısı olan Rosardia için bir mezar yaptığını gördü. O sırada dördüncü çocuk sinirlendi ve aralarında şöyle bir konuşma geçti.
Dördüncü çocuk: Halen o aptal kadını hatırlıyor musun..?
İlk çocuk: Asla unutmadım ki.
Dördüncü çocuk: Cidden mi… O zaman sana bir sır vereyim, Rosardia’yı ben öldürdüm. Tesisin yıkılmasına yol açan saldırıyı da ben planladım. Rosardia kollarımda ölürken dediği son şeyler neydi biliyor musun? Ellerini yanağıma uzattı ve ”Güzel bir hayat yaşa…” dedi.
Bu sözden sonra dördüncü çocuk kahkahalara boğuldu ve ilk çocuğun diktiği mezarı paramparça etti. İlk çocuk artık düşünme yetisini kaybetmeye başlamıştı ve içindeki ruhun etkisiyle birlikte aklındaki tek şey bu dünyayı yıkıp dökmekti. -devam edecek-